10. Hukuk Dairesi 2019/3543 E. , 2019/6758 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığından dolayı bağlanan aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali ile kesilen aylığının yeniden bağlanmasını ve 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığından dolayı borçlu bulunmadığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacıya; 2000 öncesi 160 gün,2000 sonrası 1276 gün 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı, 1202 gün 2926, 4740 gün 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı esas alınarak toplam 7378 gün üzerinden 01.09.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığından yaşlılık aylığı bağlandığı, 12.10.2005 - 30.06.2006 tarihleri arası 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının; bildirimlerin yapıldığı işyeri ve işverenliğin ve davacının bu işyerinde fiili çalışması olmadığına dair Kurum denetmeni raporuna istinaden iptal edildiği, 01.07.2006 - 28.11.2006 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının ise davacının 07.02.2005 tarihinden itibaren kendi nam ve hesabına çalışması olduğundan ve halen devam ettiğinden 1479 sayılı Kanuna üstünlük tanınarak işverenden iptal bildirimi istenildiği, davacıya gönderilen 16.07.2012 tarihli Kurum yazısında ise davacının 07.02.2005 tarihinden itibaren kendi nam ve hesabına çalışması olduğundan 13.10.2005 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının yeniden başlatıldığı bildirilerek 31.07.2012 tarihi itibariyle 19 yıl 11 ay 8 gün 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının olduğu ve 34.075,80 TL borcunun olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Kurumun 16.07.2012 tarihli dosya kapsamında bulunan yazısından sonra;davacının tahsise esas alınan ve yukarıda iptal edildiği açıklanan 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı dışında Kurumca kabul edilen veya edilmeyen 506 Sayılı Kanuna tabi sigortalılığının ne olduğu anlaşılamamaktadır. Dairemiz geri çevirme kararıyla Kurumca kabul edilen 506 ve 1479 sayılı Kanunlara tabi sigortalılık süreleri istenilmiş ancak Kurumca açıkça cevap verilmemiştir.
Bozma öncesi dosya kapsamında bulunan davacıya ait 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı bilgisinde sigortalılığının; 12.11.1991 - 14.02.2002, 28.02.2002 - 26.01.2005, 13.10.2005 tarihinde yeniden tescili yapılıp terk işlemi olmadığı, bozma sonrası dosyaya gönderilen 1479 sigortalı bilgisinde ise sigortalılığı 12.11.1991 - 14.02.2002, 28.02.2002 - 26.01.2005, 13.10.2005 - 31.05.2006 (5510 sayılı Kanun geçici 63"ncü maddesine göre terk), 01.05.2015 tarihinden yeniden tescili yapılarak aynı tarih itibariyle geçici 76"ncı maddeye dayalı olarak terk işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, "sosyal sigortalarda çokluk", bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, "yararlanmada ve yükümlülükte teklik" ilkesi egemendir. Buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz. Çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü, kanun hükümleriyle engellenmiştir. Belirtilmelidir ki, anılan düzenlemelerde yer alan "emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar" ibareleri, "başka sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olanlar" şeklinde anlaşılmalı, "sosyal güvenlik kuruluşları ibarelerinin de aynı zamanda "sosyal güvenlik kanunları" terimlerini içerdiği kabul edilmelidir.
01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren, 5510 sayılı Kanunun 53’üncü maddesi uyarınca; sigortalının aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerinden birden fazlasına aynı anda tabi olunmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında sigortalılık yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacaktır.
5510 sayılı Kanunun anılan 53’üncü maddesi, 6111 sayılı Kanunun 33’üncü maddesiyle değiştirilmiş; sigortalının 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statülerine aynı anda tabi olunmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (a) ile (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde çalışması halinde ise (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı düzenlemesi getirilmiş; ancak, değişikliğe ilişkin anılan 33’üncü madde de ayrıca söz konusu değişikliğin maddenin yürürlük tarihinden öncesi için uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe dair 215/b maddesiyle; “...33... maddesi yayımı takip eden ayın birinci günü yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. 6111 sayılı Kanun 25.02.2011 tarihinde yayımlanmış olup; bu durumda anılan değişiklikler 01.03.2011 tarihinden itibaren uygulanabilecektir. Başka bir deyişle 5510 sayıllı Kanunun 53. maddesi ve bu maddede yapıılan değişikliklerin ancak yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanabilecekleri dikkate alınmalıdır.
5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin olarak bu tür çakışan (ikili) sigortalılığa ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için ise, gerçek ve fiili çalışmanın, başka bir anlatımla baskın sigortalılık olgusunun hangi Kurum ve Kanun kapsamında gerçekleştiği belirlenmeli, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır. Şu durumda 506 sayılı (hizmet akdine dayalı olarak işveren/işverenler tarafından çalıştırılma) ve 1479 sayılı (hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma) Kanunlar kapsamında veya 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri çerçevesinde birleşen (çakışan) zorunlu sigortalılık olgusuna ilişkin olarak; 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden, baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 01.10.2008 – 01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınmalı, 01.03.2011 tarihinden itibaren ise anılan maddede 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gözetilerek hizmet akdine dayalı çalışmaya değer verilmelidir.
Mahkemece, öncelikle; Kurumca kabul edilen 506 ve 1479 sayılı Kanunlara tabi sigortalılık süreleri Kurumdan sorularak tespit edilmeli, 12.10.2005 - 30.06.2006 arası sigortalılık süresi işyeri ve işverenliğin, davacının fiili çalışmasının olmadığı kabul edilen Kurum denetmeni raporuna dayalı olarak iptal edildiğinden, bu işyeriyle ilgili yapı ruhsatı,iskan izni, abonelikler, tadilata ilişkin yeni ruhsat talepleri, komşu işyeri işverenleri ve bunların bodrolu çalışanları tanık olarak dinlenerek işyeri, işverenin varlığı, davacının fiili olarak çalışıp çalışmadığı tespit edilmeli, çalışmanın fiili olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı ile ilgili 5510 sayılı Kanunun geçici 63 ve geçici 76"ncı maddelerine dayalı işlem yapıldığı da dikkate alınarak yukarıda yapılan açıklamalara göre geçerli ve üstünlük tanınan sigortalılık tespit edilmeli, fiili çalışmanın olmadığı sonucuna varılması halinde dava tarihi ve aşamalar itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamında tahsis koşulları oluşup oluşmadığı irdelenerek davacı talepleri hakkında karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.