23. Hukuk Dairesi 2014/6327 E. , 2015/1695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin... İcra Müdürlüğü"nün 2009/5590 Esas sayılı dosyası ile müvekkili ve diğer kişiler aleyhine icra takibine başladığını, 28.02.2006 tarihli genel kredi sözleşmesi ve eki olan senetlere dayandığını, muhtara teslim edilen icra emrinin müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin yaptığı araştırmalar sonucu kooperatife hiç gitmeyen davacı ve diğerleri adına ölen ..."ün imza attığını tespit ettiğini, savcılığa şikayette bulunduklarını ileri sürerek, davalıya borcunun olmadığının tespitine, ödeme mecburiyetinde kaldıkları takdirde davanın istirdat davası olarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu takip dosyasındaki takibin kesinleştiğini, borçlu olan davacı tarafından borca itirazda bulunulmadığını, sözleşme ve senet örneklerinde davacının imzasının bulunduğunu savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsiline dair verilen kararın, davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 11.03.2013 tarih ve 25 E., 1454 K. sayılı ilamıyla, 6100 sayılı HMK"nın 211/1-a maddesinin “Hakim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hakim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir.” hükmünü içerdiği, ancak somut olayda mahkeme gerekçesinde davacının huzurda attığı imzalar ile söz konusu kredi sözleşmesi altındaki imzanın benzer olduğu olgusu yanında ayrıca kriminal rapora da atıfta bulunulduğu, bu halde, mahkemenin yukarıda anılan HMK"nın 211/1-a maddesinde düzenlendiği şekilde sahtelik konusunda incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda olmadığı, davacı tarafça ısrarla sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı iddia edildiğine ve bu durum HMK"nın 266. maddesi uyarınca çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerden olduğuna göre; mahkemece davacının incelemeye, karşılaştırmaya elverişli imzaları ile mahkemece elde edilen yazı ve imzaları...ne gönderilip kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda kesin kanaat bildiren rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının imzanın sahteliğine ilişkin itirazları karşılanmadan eksik incelemeye .../...
dayalı yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olduğu hususunda kesin kanaat bildiren rapor alındığı, davacı tarafça sunulan tüm deliller karşısında borcu olmadığına dair yeterli ve geçerli delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.