14. Hukuk Dairesi 2015/18245 E. , 2017/4130 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.11.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temliki ile kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... A.Ş arasında 15/07/1996 tarihinde yapılan daire satış sözleşmesi gereğince, davalı şirketin, dava dışı SS... Konut Yapı Kooperatifince yapılmakta olan inşaatın yapımcı firması olarak yapım ücretinden kendisine isabet edecek dairelerden bir tanesini 15.000 DM’ye davacıya sattığını, müvekkiline verilecek dairenin kooperatif üyeleri ile birlikte çekilecek kurada belirleneceğini, diğer kooperatif üyelerinin kura çekip dairelerini aldığı halde müvekkiline herhangi bir daire verilmediğini belirterek davalı şirket tarafından müvekkiline anahtar teslimi olarak satılan dairenin müvekkili adına tescilini, bu mümkün olmazsa satılan dairenin dava tarihi itibariyle değeri tespit edilerek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... AŞ vekili, müvekkili ile davalı kooperatif arasında yapılan sözleşme uyarınca müvekkilinin ücret alacağının %7"si karşılığında daire aldığını ve bu dairelerin kooperatif tarafından belirlendiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmeye göre, yapım ücreti karşılığı verilecek dairelerden bir tanesinin anahtar teslimi olarak davacıya verileceğini, davacıya kura çekileceğinin ihtar edildiğini, ancak davacının kuraya katılmadığı için adına noter tarafından kura çekilerek alacağı dairenin tespit edildiğini, ancak davacının daire satış bedeli olan 15.000 DM"yi halen müvekkili şirkete ödemediğini, davacı tarafından kura ile belirlenen dairenin faiziyle birlikte kat farkını ve satış bedelini ödediği taktirde SS.... Konut Yapı Kooperatifi’nin daireleri bitirip ferdileşmeye geçerken davacı adına kura ile tespit edilen dairenin tescil olunacağını, davacının edimlerini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... Kooperatifi vekili, daire satış sözleşmesinin müvekkili kooperatifle bir ilgisinin olmadığını, diğer bir deyişle davacının müvekkili kooperatiften herhangibir daire almadığını belirterek davalı sıfatı olmadığından kooperatif aleyhindeki davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılardan ... AŞ hakkında açılan davanın kabulü ile 75.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalı ... Emlak İnşaat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, dahili davalı ... Kooperatifi aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davadaki istemin dayanağı, davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve yüklenicinin davacıya şahsi hakkını devretmesine ilişkin “alacağın temliki” (alacağın devri) sözleşmesidir.
Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden, sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan üçüncü kişinin (davacının) arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir.
Borçlar Kanununun 167. maddesi gereğince; “Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.” Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, üçüncü kişi (davacı) Borçlar Kanununun 81. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere bu gibi davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, inceleme ve araştırmanın arsa sahiplerinin de taraf olduğu bir davada yapılması gerektiğinden mahkemece, davacı tarafa arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin arsa sahibi olan tarafları hakkında dava açmak üzere mehil vermeli, açılırsa o dava eldeki dava dosyası ile birleştirilmeli, arsa sahiplerinin savunma ve delilleri toplanmalı, özellikle yüklenicinin inşaat sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirip getirmediği belirlenerek davacıların talepleri hakkında bundan sonra bir karar verilmelidir.
Taraf teşkili tam olarak sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.