10. Hukuk Dairesi 2018/2710 E. , 2019/6730 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacı ..."in murisi olan ..."in, 10 Mayıs 2009 tarihinden, vefaat ettiği tarih olan 29 Haziran 2011 tarihine kadar davalılara ait ve ortak oldukları ... Kızı ...isimli iş yerinde garson olarak çalışmış olmasına rağmen sigortasının hiç yapılmamış olduğunu, davacının murisinin gizemli bir şekilde işyerinin pençeresinden düşerek vefat etmesi üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/24717 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatılmış olup, davalıların bu soruşturma dosyasından daki mevcut beyanlarından, ..."in davalılara ait iş yerinde çalışmakta olduğu ve çalıştığı sırada hayatını kaybettiğinin tespit edilmiş olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı davanın kabulü ile davacının murisi ..."in 10 Mayıs 2009- 29 Haziran 2011 tarihleri arasında davalıların yanında kesintisiz ve asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Feri müdahil vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacının tespit talep edilen tarih yönünden hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacının kurum kayıtlarında bulunmayan çalışma iddiasını Yargıtay’ın aradığı usul ve yazılı deliller ile ispatlaması gerektiği bu nedenle yersiz açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece davanın kabulüne, davacının murisi ...’in 10/05/2009-29/06/2011 tarihleri arasında davalı ..."a ait 1047922 sicil nolu işyerinde kesintisiz ve asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, kuruma bildirilen sürelerin dışlanmasına, davalı ... ve ... hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
B- BAM KARARI
Davacının murisi davalı işyerinde çalışırken intihar etmiştir. Olayla ilgili hazırlık soruşturması yapılmış, birçok tanık dinlenmiş, SGK da olayı iş kazası saymıştır. Bütün bu deliller dosya kapsamı ve bu dosyada dinlenen tanık beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde mahkemece varılan sonuç doğru olmuştur. Bu itibarla sonuç olarak, HMK"nın 353/1-b maddesinin 1. alt bendi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Feri müdahil kurum dilekçesinde özetle; dosyada davacının çalışmasını ispat eder hiçbir delil yokken hüküm kurmaya elverişli şartlar oluşmadan, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan, davacının tespit istenen dönemde çalışması olduğunu gösterir somut delil bulunmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle çalışıldığı iddia edilen hizmete ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediğinin yada çalıştığının Kurumca tesbit edilip edilmediğinin araştırılması, daha sonra hizmetin geçtiği iddia edilen yıllarda işyerinin gerçekten var olup olmadığı, 506 Sayılı Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, çalışma konusu işin niteliği, devamlılık gösterip göstermediği, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücretler konusundaki tanık ifadelerinin inandırıcılığı hakkında, tanık beyanlarının, işyeri kapsam, kapasite ve niteliği dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, çalışıldığı iddia edilen işyerindeki görevli personel ile birlikte o işyerine en yakın işyerlerinden o işyerini bilen ve tanıyan şahıslarında dinlenmesi suretiyle tanık beyanlarının sağlığının denetlenmesi konularında inceleme ve araştırma ile çalışma olgusunun kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirtilmesi gerektiğini, ücret konusunda da tesbiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa HMUK"un 288. maddesinde yazılı sınırları taşan tavan ücret alma iddialarında yazılı delil aranması,bu sınırlar altında kalan iddialarda ise ücret miktarlarının tesbitinde tanık ifadesine başvurulması,506 sayılı Kanun 3/B ve D bentlerinde olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı, çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı yada ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulması ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmet tesbitine karar verilmesi yerleşik Yargıtay kararları gereği olup mahkemece bu yolda hiçbir araştırma yapılmadan eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI :
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği, Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun M.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı Kanunun madde. 3 B ve D de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır.
Mahkemece, resen bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıklarının beyanına başvurulmaksızın eksik inceleme sonucu karar verildiği anlaşılmaktadır. Re"sen araştırma ilkesi doğrultusunda, tarafların gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, aynı dönemde çalışan bordro tanıkları ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyan çalışan ve işyeri sahipleri tespit edilmeli varsa aynı zamanda ... Kızı ...isimli işyerinin bulunduğu işhanının yöneticisi ve görevlisinin tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası varsa varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu, davaya konu dönem içinde doğum, hastalık ve benzeri nedenlerle çalışmasına ara verip vermediği araştırılmalı, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 26.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.