9. Hukuk Dairesi 2014/37477 E. , 2016/8738 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %20 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 01.07.2011 tarihli bir yıl süreli kadrolu hekim sözleşmesi ile aylık net 12.000,00 TL maaş karşılığında çalışmaya başladığını, yapılan sözleşmede müvekkilinin maaşının 1.500,00 TL olarak gösterildiğini, kurumlar nezdinde daha az prim/vergi ödemek için göstermelik bir rakam olduğunu, müvekkilin iş akdinin sözleşme süresi dolmadan 20.12.2011 tarihinde sözde bir hastanın şikayeti dolayısıyla son verildiğini, iş akdinin haksız ve geçersiz sebeple sona erdirildiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 01.07.2011 tarihinden itibaren bir yıllık sözleşme ile aylık brüt 1.500,00 TL ücret karşılığında kadrolu hekim olarak çalışmaya başladığını, davacının kendisine savunma yazısı ve fesih ihbarnamesi gönderildikten sonra hastaneye gelmemesine ve hasta bakmamasına rağmen önelin sonuna kadar maktu ücretin ödendiğini, davacının iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptaline, icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
T.C. Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK’nın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ödenmeyen ücret alacağı ile bakiye süre ücreti yönünden icra takibi yaptığını ve davalının buna itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali davası açmıştır. Mahkemece karar gerekçesinde davacının iddiası, davalının savunması üzerinde durulmamış, maddi olay saptanmamış, davacının çalışmadığı 20/12/2011-06/01/2012 tarihleri arasındaki bakiye süre ücreti talebinin kabulüne karar verilmiş, ancak bir gerekçe oluşturulmamış, kısaca karar gerekçesiz yazılmıştır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Sonuç olarak, T.C. Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri ile HMK’nın 297. maddelerinin amaçladığı anlamda gerekçe içermeyen kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.