2. Ceza Dairesi 2017/1680 E. , 2017/2958 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık suçundan sanık ...’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 defa 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Osmaniye Çocuk Mahkemesi"nin 28/01/2009 tarihli ve 2007/46 esas, 2009/18 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde yeniden suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 defa 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/11/2014 tarihli ve 2014/401 esas, 2014/447 sayılı karar aleyhine ... Bakanlığınca verilen 07/12/2016 gün ve 3277-2015-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/01/2017 gün ve 2016/402495 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1- Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesince duruşma açılmak suretiyle sanık hakkında hüküm kurulmuş ise de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19/09/2008 tarihli ve 2008/12198 esas, 2008/9890 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece duruşma açılmasını müteakip, sanığın celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanığın savunması alınmadan karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 50/3. maddesinde yer alan, “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hırsızlık suçunun işlendiği tarih itibarıyla 18 yaşını ikmal etmeyen ve adli sicil kaydına göre, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
3- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/4. maddesinde yer alan “Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, 18 yaşını ikmal etmeyen sanık hakkında, aynı Kanun’un 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmesinde,
4- Sanık hakkında 28/01/2009 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 12/02/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, denetim süresi içerisinde 29/03/2010 tarihinde yeniden suç işlenilmesi nedeniyle yeniden işlemeye başlayan 5237 sayılı Kanun’un 66/1-e, 2, 67/3-4. maddelerine göre belirlenen 6 yıllık dava zamanaşımı süresinin, suçun işlendiği 17/01/2007 tarihi ile hükmün verildiği 14/11/2014 tarihleri arasında dolduğu gözetilmeden, davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 8. fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve maddenin 11. fıkrasında, denetim süresi içinde kasten yeni suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün açıklanacağı düzenlenmiş olup, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek yapılan incelemede;
Suça sürüklenen çocuk hakkında 28.01.2009 tarihli karar ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, hükmün 12.02.2009 tarihinde kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde 29.03.2010 tarihinde yeni suç işlendiği ve bu suçtan mahkûmiyetinin kesinleştiği belirlenerek;
Suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan TCK"nın 142/1-b ve 31/2. maddelerinde belirtilen suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun"un 66/1-e, 66/2 ve 67/3-4. maddelerinde belirtilen 6 yıllık dava zamanaşımı süresinin, suçun işlendiği 17.01.2007 ile karar tarihi olan 14.11.2014 tarihleri arasında gerçekleştiği gözetilerek, suça sürüklenen çocuk hakkında dava zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle 4 no’lu kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (OSMANİYE) 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 04.11.2014 gün ve 2014/401 E., 2014/447 K. sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle; açılan kamu davasının, 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, hükmolunan cezaların kaldırılmasına, verilen kararın niteliği itibariyle 1, 2 ve 3 no’lu kanun yararına bozma istemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 15.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.