11. Hukuk Dairesi 2017/1561 E. , 2018/7741 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 22/12/2016 tarih ve 2016/1076-2016/1060 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 22,420 TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun"la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Kimya San. ve Tic. A.Ş."nin işçisi olarak çalıştığını, işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle şirket aleyhine dava açtığını ve verilen tahsil kararının kesinleştiğini, alacağın temini için şirket aleyhine takip başlatıldığını ancak, şirketin fiilen kapanmış olması, herhangi bir malvarlığının bulunmaması adına kayıtlı tek araç üzerinde hacizlerin bulunması nedeniyle alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, şirketin 07/09/2006 tarihinden itibaren yönetim kurulunu davalıların oluşturduğunu, şirket sermayesinin artırıldığını, 05/11/2010 tarihli genel kurul toplantısında şirketin tasfiye sürecine sokulduğunu ve tasfiye memuru olarak davalı ..."un atandığını, anılan davalının hiçbir tasfiye işlemini yapmadığını, bu nedenle şirkete ihtar verildiğini ve tasfiye memuru kesin bilançoyu sunmadığından şirketin münfesih durumda olduğu tespitinin yapıldığını, yönetim kurulu üyesi ve tasfiye memuru sıfatıyla davalıların şirket sermayesi ve öz kaynaklarını ekonomik bir biçimde kullanmadıklarını, personel ve öz varlıkları kişisel ihtiyaçlarında kullandıklarını, şirket kayıtları ve tasfiyesinin usule göre yapılmadığını, alacaklılardan mal kaçırmak için şirketin içinin boşaltıldığını, davalıların kusurları nedeniyle borçtan şahsen sorumlu olduklarını ileri sürerek, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 16.624, 31 TL"nin 01/10/2012 takip tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile, alacağın Tasfiye Halinde ... Kimya San. ve Tic. AŞ"ne verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, müvekkili ..."un tasfiye işlemlerini gerçekleştirdiğini ancak, maddi sıkıntılar nedeniyle tasfiye işlemlerinin hızlı ilerleyemediğini, sermaye artışının amacının hükümetin o yıllarda tanıdığı varlık barışından yararlanmak olduğunu, davacının aynı zamanda şirket ortağı ve muhasebecisi olduğunu, davacının kötüniyetli olup, müvekkillerinin sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının "ortak" sıfatıyla zarar gördüğünden bahisle dava açmadığı, işçilik alacağının tahsil imkanı varken davalıların kötü idaresi nedeniyle tahsil edemediğinden davalıların şahsi kusurları nedeniyle şirkete karşı sorumlu olmaları sebebiyle ile dava açtığı, 2010"dan 2013"e kadar tasfiye süreci devam etmiş olup, davacının 2010 yılı genel kurulunda kullandığı olumlu ibra oyunun da hükme ve davaya etkisi olmadığı, tasfiye kararının 05.11.2010 tarihinde verildiği, Ticaret Sicili Müdürülüğünce 15.04.2013 tarihinde ihtar çekildiği, davalı tasfiye memurunun kesin bilançoyu sunmadığı, gerekli özeni ve dikkati göstermediği, ortakların da şirketi iyi yönetemediği, iyi gelir getiren restorantın kapatıldığı, taşınmazın satıldığı, varlık barışından istifade etmek amacıyla sermaye artışına gidildiği, ancak fiili durumda değişiklik olmadığı, ..."nın 553 maddesi kapsamında davalıların şirkete karşı sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 16.624,31 TL"nin icra takip tarihi olan 01/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava dışı tasfiye halindeki şirkete ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan davalıların ve aynı zamanda tasfiye memuru olan davalı ...’ın sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça davacının zararı ve sorumluları öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık sürede davanın açılmadığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu savunularak zamanaşımı itirazında bulunulmuş olup, mahkemece dava tarihi itibariyle zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
6762 sayılı ...’nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmü uygulanır. 336. ve 337. maddelere yapılan atıf dolayısıyla şirket yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu durumda, mahkemece dava konusu edilen her bir zararlandırıcı eylem yönünden zamanaşımı süresinin bu hükümler çerçevesinde tespiti ile zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi gerektiğinden zamanaşımı itirazının reddi yerinde olmadığı gibi, aynı zamanda tasfiye memuru olarak da davalı ...’un sorumlu olduğu ileri sürüldüğüne göre, tasfiye memuru yönünden de ayrıca zamanaşımı defi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bette açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bette açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.