Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3641 Esas 2017/4082 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3641
Karar No: 2017/4082
Karar Tarihi: 22.05.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3641 Esas 2017/4082 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, davalının müdahalesiyle su kaynağında arsenik değerlerinin normalin üzerinde olduğunu ileri sürerek, dava konusu su kaynağından yararlanmasını engellemesi talebiyle dava açmıştır. Davalı ise, daha önce açılan ve kesin hükümle sonuçlanmış bir davanın bulunduğunu belirterek, davanın reddedilmesini savunmuştur. Mahkemece, önceki davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olmadığı ve ilamın kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilmeden davanın reddine karar verilmiştir. Karar, temyiz edilerek bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesi.
14. Hukuk Dairesi         2015/3641 E.  ,  2017/4082 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.04.2014 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kesin hüküm nedeniyle reddine dair verilen 26.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
    Davacı, davalının sınırları içinde bulunan ""su çıkan mevkii"" olarak bilinen alanda zengin içme suyu kaynağı bulunduğunu, davacının su ihtiyacının DSİ tarafından yapılan sondaj çalışması sonucu elde edilen kaynaktan karşılandığını, ancak son zamanlarda içme suyu kaynağının arsenik değerlerini normal değerlerin üzerinde bulunduğunun tespit edildiğini, davacının içme suyu ihtiyacını karşılayacağı başka kaynağı bulunmadığını ileri sürerek, su ihtiyacının ""su çıkan mevkii"" olarak bilinen alandan temin edilmesinin gerekli olup olmadığının tespiti ve davalının dava konusu su kaynağından yararlanmasını engelleyen müdahalesinin men"ine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ise,... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1995/345 E. 1997/448 K. sayılı davanın kesin hüküm teşkil ettiğini belirterek, davanın kesin hüküm nedeniyle reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
    Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK"nın 303. maddesinde düzenlenmiştir.
    Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
    Somut olayda; kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1995/345 E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının ..., davalısının ... olduğu, davacının su çıkan mevkiinde bulunan su kaynağında kadimden beri üstün hakka sahip olduğundan davalının müdahalesinin men"i talepli dava açtığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, temyiz incelemesinde, "dava konusu suyun genel su olduğu ve tarafların içme suyu ihtiyaçları belirlendikten sonra en azından su rejimi kurulması suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği gerekçesiyle" hükmün bozulduğu, yargılama devam ederken DSİ tarafından davalının içme suyu ihtiyacının karşılanması amacıyla sondaj çalışması yapıldığı, dava konusu kaynaktan başka bir kaynaktan elde edilen su ile davalının ihtiyacının karşılandığından bahisle mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    O halde mahkemece dava nedeni farklı olan ilamın kesin hüküm teşkil etmeyeceği göz önüne alınarak işin esası bakımından inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.