
Esas No: 2012/12070
Karar No: 2012/29467
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/12070 Esas 2012/29467 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/03/2012
NUMARASI : 2011/754-2012/169
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK’nun 120/4. maddesinde; “...hacze iştirak edenlerin hepsi veya içlerinden birisi borçlunun üçüncü bir şahıstaki alacağının tahsilini veya böyle bir şahsa karşı haiz olduğu dava (takip) hakkının kullanılmasını, masraf kendilerine ait olmak ve fakat haklarına halel gelmemek şartı ile üzerlerine alabilirler” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, 04.07.2011 gününde yapılan menkul haczi sırasında, borçlusu ve keşidecisi şikayetçi 3. kişi M.Ü., alacaklı-lehdarı eldeki icra takip dosyasının borçlusu S.S.Ç.. Ö. K. Y. Kooperatifi olan 23.04.2011 tanzim ve 30.06.2011 vade tarihli, 15.000,00TL bedelli bononun haczedilerek icra kasasına alındığı; haczedilen senet bedelini icra dosyasına 3 gün içinde yatırılması, aksi halde cebri icra yoluna başvurulacağı ihtarını içeren muhtıranın adı geçen 3. kişiye tebliğ edildiği görülmektedir.
Şikayetçinin icra mahkemesi nezdindeki başvurusu ise mülkiyet veya ayni hak iddiasına dayalı istihkak niteliğinde olmayıp; hacze konu yukarıda özellikleri belirtilen senede ilişkin borcun ödenmiş olması nedeni ile senedin bedelsizliği iddiasına dayalı senedin geçersizliğine karar verilmesi ve tarafına iadesi isteminden ibaret şikayet niteliğindedir.
Bu durumda, şikayetçi, takibin tarafı olmayan 3. kişidir. Haczedilen bono, yukarıda açıklanan İİK’nun 120/4. maddesi hükmüne göre icra takibine konu edildiği takdirde ancak bu davadaki itiraz ve şikayetlerin ileri sürülmesi mümkündür. İcra müdürlüğünce gönderilen muhtıra ise ihbar niteliğinde olup, gereğinin yerine getirilmemesi halinde dahi aynı takipte şikayetçi aleyhine haciz uygulaması mümkün olmadığı için bu muhtıraya itiraz edilmesi veya iptalinde de şikayetçinin hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen hatalı nitelendirme ve değerlendirmeye dayalı sonuca gidilmesi ve şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.