Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı T.İş Bankası A.Ş. tarafından borçlular S. Ş., Z.Ö. H. ve C.H. hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, borçlular adına çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emrinin bila tebliğ iade edildiği, daha sonra alacaklının talebi üzerine borçlu Serkan Şafak’a yenileme emri, diğer borçlulara ise örnek 7 ödeme emri ile birlikte yenileme emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, adı geçenlerin tebligatların usulsüzlüğü iddiasıyla takibin ve ödeme emrinin tebliğinin iptali ile usulsüz tebliğden sonra yapılan tüm işlemlerin iptali talebi ile icra mahkemesine başvurdukları anlaşılmıştır.
1-Borçlu Serkan Şafak’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Borçlu Serkan Şafak’a tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadığından adı geçenin şikayetinin konusu yoktur. Ödeme emri tebliğ edilmeksizin ve hakkındaki takip kesinleşmeksizin yenileme emri tebliğ edilmesi de herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağından adı geçenin şikayette hukuki yararı da yoktur. Bu nedenlerle mahkemenin ret kararı borçlu S.Ş.yönünden sonucu itibari ile doğru olduğundan, açıklanan nedenle adı geçen borçlunun temyiz itirazlarının reddine.
2- Borçlular Z.Ö.H.ve C.H.’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Borçlular Z.Ö. H. ve C.H.’a ödeme emrinin nüfus müdürlüğünce bildirilen adreslerine 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 35/son maddesi uyarınca yapıldığı görülmüştür.
Borçlulara tebliğ işleminin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olup uygulanması gerekli olan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 35/son maddesi hükmüne göre “...kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ve ticaret sicillerine...” bildirilen adreslere gönderilen tebliğ işlemlerinin yapılamaması ve tebliğ memurunca yeni adresin tespit edilememesi halinde muhataba doğrudan 35. madde uygulanarak tebligat yapılabilir. Bir başka deyişle daha önce aynı adrese yöntemince tebligat yapılması koşulu aranmaz.
5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun adres beyanında bulunabilecek ilgilileri belirleyen ve bildirim yükümlülüğü başlığını taşıyan 50. maddesinin (2) numaralı bendinde ise "Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır. Bildirim, nüfus müdürlüklerine ve dış temsilciliklerimiHanze adres beyan formuyla yapılır. Yerleşim yeri adresi
aynı konut olan ailenin ergin fertleri, birbirlerinin yerine adres beyanında bulunabilirler" düzenlemesine yer verilmiş ve aynı hüküm Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 13/2 maddesinde de yer almıştır.
6099 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki Tebligat Kanunu"nun 35/son maddesinde belirtilen kurumlarda kayıtlı adresin, borçlu tarafından bizzat bildirilen adres olması halinde bu maddeye göre tebligat yapılması mümkündür.
Somut olayda borçlular Z.Ö.H. ve C. H.’ın nüfus müdürlüğünden getirtilen nüfus kayıt tablosunda belirtilen adreslerine, 7201 Sayılı Kanun"un 35. maddesine göre tebligat yapıldığı görülmektedir.
Bu durumda mahkemece, aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunabilmelerine olanak tanıyan ve yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde, tebligatın çıkarıldığı adresin bizzat şikayetçi borçlular tarafından nüfus müdürlüğüne bildirilip bildirilmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlular Z.Ö.H.. ve C. H.’ın temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2). maddede yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.