1. Hukuk Dairesi 2016/2035 E. , 2018/15446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ... paydaşı olduğu 264, 367, 1566, 1583, 1597, 1847, 1882, 1895, 1904, 1914, 1966, 2051, 2065, 2272, 2328, 2442, 2483, 2478 ve 2480 parsel sayılı taşınmazlardaki 4/16 payını davalıya mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek muvazaa nedeniyle satışının iptaline ve mirasbırakan adına tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 2478 ve 2480 parsel sayılı taşınmazlardan feragat etmiştir.
Davalı, mirasbırakanın sağlık harcamaları için paraya ihtiyacı olduğunu, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’in 15.08.2005 tarihinde ölümü ile geriye çocukları ... ve ...’ın mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’un ...’in oğlu olduğu, dava konusu 264, 367, 1566, 1583, 1597, 1847, 1882, 1895, 1904, 1914, 1966, 2051, 2065, 2272, 2328, 2442 ve 2483 parsel sayılı taşınmazlarda 4/16 pay mirasbırakan ..., 3/16 pay kızı ... adına kayıtlı iken 13.05.2002 tarihli satış akdi ile ikisine de vekaleten ...tarafından davalı ...’a devredildiği, dava konusu 2478 ve 2480 parsel sayılı taşınmazların ise davalı tarafından dava dışı...’den satın alındığı anlaşılmaktadır.
Bozma ilamından sonra ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.01.2014 tarih 2013/187Esas, 2014/3 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakanın terekesine ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı, tereke temsilcisinin davacı vekili Av. ...’ı vekil tayin ettiği, ancak 22.10.2015 tarihli 17. celse vekilin davadan çekildiğini beyan ettiği, çekilmenin tereke temsilcisine tebliğ edilmediği ve tereke temsilcisinin yokluğunda davanın sonuçlandırıldığı açıktır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi hükmü gereğince hakim, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Buna usul hukukunda taleple bağlılık ilkesi denilmektedir.
HMK"nın 26. maddesi uyarınca davacının tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu, başka bir isteğinin olmadığı halde dava konusu taşınmazlardan 1847 parsel üzerindeki fındıkların ... ve ... tarafından ekilip yetiştirilmesi, 2051 parsel sayılı taşınmazdaki fındıkların ... tarafından ekilip yetiştirilmesi ve 1882 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki fındıkların ... tarafından ekilip yetiştirilmesi nedeniyle tapunun beyanlar hanesine fındıkların ekip yetiştirenler aidiyetine şerh verilmesi şeklinde hüküm tesisi hatalıdır.
Öte yandan, dava 14.11.2005 tarihli dilekçe ile 6.000TL değer gösterilerek açılmış olup, bozmadan sonra 02.06.2015 tarihinde keşif yapılarak taşınmazların keşif tarihindeki değerleri üzerinden harç ikmali yaptırılması ve mahkemece bu değer üzerinden karar ilam harcı ile vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru değildir.
Hal böyle olunca, vekilin çekilme dilekçesinin tereke temsilcisine tebliğ edilmesi, yeniden keşif yapılarak taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin tespit edilmesi, harç ve vekalet ücretinin hesaplanmasında bu değerin esas alınması, davacının şerh verilmesine ilişkin isteği olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.