MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

... ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 01.06.2009 gün ve 270/107 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, ... ve ..., adlarına kayıtlı bulunan 102 ada 89 parselle bir bütün olarak kullandıkları ve taşınmazlarına kadastro sırasında uygulanan vergi kayıtlarının miktar fazlası olarak Hazine adına tapuya tescil edilen 102 ada 113 parselin tapu kaydının iptaliyle adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davacılardan ..."ın davasını takip etmemesi üzerine 22.07.2007 tarihli oturumda işlemden kaldırılan dosyanın 15.11.2007 günlü ara kararıyla açılmamış sayılmasına karar verilmiş; ... vasisi tarafından aynı yer Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/27 E-265 K. sayılı dosyası ile açılan tapu iptali ve tescil davası görülmekte olan dosya ile birleştirilmiş; yargılama sırasında 23.01.2009 tarihinde vefat ettiği ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.02.2009 tarih, 2009/26 E-33 K. sayılı mirasçılık belgesinden anlaşılan ... mirasçıları davayı devam ettirmişlerdir.
Mahkemece, davacılar yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne; dava konusu 102 ada 113 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine üzerindeki tapu kaydının iptaliyle ½ payının davacılardan ..., ½ payının da diğer davacı ... mirasçıları adına dosyada bulunan mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, miras yolu ile intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Bu tür davalarda kazanmayı sağlayan zilyetlik kanıtlanmalıdır. Maddî olaylardan olan zilyetlik ancak tanık ve benzeri delillerle ispatlanabilir. Davacılar da dava dilekçelerinde tanık deliline dayandıkları halde mahkeme tarafından tanıklarını bildirmeleri istenilmeden keşif kararı verilmiş, yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tesbit bilirkişilerinin beyanlarının alınması ile yetinilmiş, davacı tanıkları ise yargılamanın son oturumunda dinlenilmişlerdir. Bu şekildeki uygulama usule aykırıdır.O nedenle mahkemece davacı tarafa tanıklarını liste halinde vermesi için süre ve imkân tanınmalı, HUMK.nun 258. maddesi uyarınca davetiye ile çağrılacak tanıklar aynı Kanunun 259. maddesi gereğince taşınmaz başında yapılacak olan keşifte dinlenilmeli, tanıklardan davacıların bu yerdeki zilyetliklerinin olaylara dayalı olarak Kanunda öngörülen koşullar altında geçip geçmediği sorularak belirlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra uyuşmazlık hakkında karar verilmelidir.
Bundan ayrı, mahkemenin kabul şekline göre de, davacılardan ..."ın asıl dosyadaki davasının 15.11.2007 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği halde bu husustan hükümde bahsedilmemesi ve kendisini bir vekille temsil ettiren Hazine yararına açılmamış sayılma kararıyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre avukatlık ücreti takdir ve tayini gereğinin düşünülmemesi de doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.