10. Hukuk Dairesi 2019/2769 E. , 2019/6653 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davalı ... Nakliyat Haf. Lojistik Antrepoculuk Pet. Metal San. ve Tic.Ltd.Şti. aleyhine açılan davanın reddine, davalı ...Ş. ve davalı ...Ş. aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı ...Ş. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
5510 sayılı Kanunun 12. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı sorumluluğun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması ya da anahtar teslim iş olduğu ibaresinin konulmuş olması; bu sözleşmenin tarafı olmayan Kurumu bağlamaz.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, madde anlamında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), asıl işveren olmayacağından, alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik, işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devridir. Diğer iş yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen iş dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım iş yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır.
Alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
Somut olaydaki iş kazasının, 14.45 sıralarında Gebze ilçesindeki davalı ... Metalurjiye ait liman işletmesinde rulo sacların yüklenmesi işini yapan davalı ...Ş."nin çalışanı olan vinç operatörü ... ... tarafından kullanılan vinç ile rulo malzemenin kaldırılarak yükleme için taşındığı sırada çalışma alanında bulunan davalı işveren ... nakliyat sigortalı çalışanı olan ...’in vinç ile taşınan malzemenin çarpması sonucu vefatı olduğu; mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda; asıl işveren olarak niteledirilen ...nin %80 müşterek kusurlu olduğu, yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ... ...’ın eğitim ve denetiminden sorumlu ... Vinç İşletmeciliği A.Ş."nin %10 müşterek kusurlu olduğu, kendi can güvenliği bakımından özenli ve tedbirli davranmayan kazalı ..."i %10, ... Nakliyatın kusurunun bulunmadığının saptandığı ancak davalı şirketlerin işverenlik ilişkilerinin tam olarak irdelenmediği anlaşılmakla; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, kazalının işverenin ... Nakliyat olduğu sabit olmakla; Mahkemece yapılacak iş, somut olayda ... şirketinden nakil edilecek ürünleri yükleme işini yapan ... Vinç İşletmeciliği Şirketi ile ürünleri satan ... Şirketi arasında asıl-alt işveren ilişkisi olup olmadığı irdelenmeli; aksi taktirde sigortalının işvereni ... Nakliyat haricindeki davalıların 3. kişi olduğu belirlemesi yapılarak, yeniden kusur raporu alınmalıdır.
2-Diğer bir taraftan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, ceza dosyasında mahkum olan vinç operatörü ... Şirketi çalışanı ... ... ve ... Şirketi saha sorumlusu ...Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2011/86 E. 2014/728 K. sayılı ilamı ile taksirle ölüme neden olma suçundan ayrı ayrı adliye para cezasına mahkum oldukları; hükmün Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nce onandığı anlaşılmakla; alınacak kusur raporunda cezada mahkum olan ...’e de bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilmek suretiyle, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalı ...Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ...Ş."ye iadesine, 25.09.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.