Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan takipte, taşınmazda pay sahibi olan şikayetçilerin kendilerine satış ilanının tebliğ edilmediğini, ihaleye girmek isteyen şahısların engellendiğini ,bu nedenlerle yapılan ihalenin usulsüz olduğunu belirterek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; Şikayetçi İ.E."e T.K."nun 21. maddesine uygun olarak satış ilanının tebliğ edildiği, yine şikayetçi Y.K"a T.K."nun 35. maddesine uygun olarak satış ilanının tebliğ edildiği, ihaleye katılmak isteyen şahısların engellendiği iddiasının ispatlanamadığı açıklanarak şikayetin reddine, şikayetçilerin para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Tebligat Kanununun 6099 sayılı kanunun 9. maddesi ile değiştirilen 35. maddesinin 2. fıkrasına göre”Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.”Anılan değişiklik 19.01.2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Hükümlerinin mahiyeti itibariyle herkese veya her olaya uygulanması mümkün olan kanunlara genel kanun denilmektedir. Buna mukabil belli kişilere veya belli olaylara uygulanan kanunlara ise özel kanun denmektedir. Örneğin 4721 sayılı Medeni Kanun genel nitelikli bir kanundur ve içerisinde (56 ve 100. maddeler arasında) dernekleri de düzenlemektedir. Ancak dernekler, özel bir kanun olan 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile de düzenlenmektedir. Aynı şekilde içerisinde özel borç ilişkilerini de düzenleyen 818 sayılı Borçlar Kanunu genel bir Kanun olarak her türlü kira ilişkilerini taşınır ve taşınmazlar açısından düzenlediği halde, özel bir kanun olan 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun ise kira ilişkisini gayrimenkuller açısından düzenlemektedir.
Yukarıda yer aldığı üzere belirli bir olayı düzenleyen iki ayrı kanunun aynı zamanda yürürlükte bulunduğu durumlar görülmektedir. Söz konusu iki yasanın olayı düzenleyen hükümleri arasında bir çelişki yoksa sorun doğmaz. Ancak iki yasa aynı olayı farklı biçimde düzenlemişlerse bu durumda hangi yasanın söz konusu olaya uygulanacağı sorunu karşımıza
çıkmaktadır. Aynı olayı düzenleyen iki ayrı kanun, ikisi de genel veya ikisi de özel nitelikte ise bu durumda sonraki kanunun önceki kanunla düzenlenen hususlarda meydana getirdiği değişiklikler çerçevesinde sonraki kanun uygulanmalıdır. Sonraki tarihli kanunla önceki tarihli bir kanunla düzenlenen hükümlerin kaldırıldığı açıkça ifade edilebileceği gibi zımni bir kaldırma da söz konusu olabilmektedir. Aynı anda aynı olayı düzenleyen biri genel diğeri özel iki ayrı kanun yürürlükte bulunduğu takdirde ise, eğer önceki kanun genel yeni kanun özel ise, bu takdirde olaya özel olan yeni kanun hükümleri uygulanmalıdır.
Somut olayda şikayetçi Y, K.a satış ilanı 12.08.2011 tarihinde T.K."nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Tebliğ tarihi itibarıyla T.K."nun 35. maddesindeki değişiklik yürürlüktedir. Yine İcra İflas Kanunu genel bir kanun olup Tebligat Kanunu ise özel bir kanundur. Bu nedenle olayda öncelikle İİK."nun 127. maddesi değil T.K."nun 35. maddesi uygulanacaktır. Buna göre şikayetçinin adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresi olmadığı tespit edilmeden T.K."nun 35. maddesine göre tebliğ yapılması hukuken geçersizdir. Bu durumda mahkemece Şikayetçi Y.K."ın satış ilanı tebliğ tarihinde, yukarıda açıklanan yasa kapsamında adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresi olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçilerin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.