3. Hukuk Dairesi 2018/3921 E. , 2018/8676 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının evi terk ettiğini, evlilik birliği devam ederken bir başka kadınla beraber yaşadığını, kendisinin 3 çocuğu ile maddi açıdan zor durumda olduğunu ileri sürerek, kendisi lehine 300.00 TL ve her bir çocuk için 150.00"şer TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davalının hali hazırda hiç bir şekilde davacı ve çocukları ile beraber oturmadığı, tek başına İstanbul ilinde alternatif bir hayat tesis ettiği ve aile yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı için aylık 150,00 TL ve 3 çocuk için toplam 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği, açıklanmıştır.
Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.
Bu bağlamda; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur.
./..
-2-
Somut olayda; dava 23.08.2013 tarihinde ikame edilmiştir. 11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen 2. fıkraya göre; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır". Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2. maddesinde de aynı yönde "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" düzenlemesi yer almaktadır. Şu durumda Mahkemece, davalıya bilinen en son adresi itibariyle çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine davalının adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi itibariyle Tebligat Kanunu 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkarılmaksızın karar verilmek suretiyle davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; davalıya usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti (HMK m. 140) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanun"la eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
....