10. Hukuk Dairesi 2017/1351 E. , 2019/6619 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, davacının 18 yaşını tamamladığı tarihten itibaren kısa vadeli sigorta kollarına tâbi prim yatırılmış çalışmalarının, tüm sigorta kollarına tabi işçi (sigortalı) olarak çalıştığının tespiti istemine lişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; MKEK Genel Müdürlüğüne bağlı işyerinde Çıraklık okulu sonrasında 1985 tarihinden itibaren çalıştığını MKEK tarafından üretime yönelik işlerde çalıştırılmasına rağmen iş Kanunu ve TİS den yararlandırılmamak amacıyla çırak olarak çalıştırıldığını, hak kaybına uğradığını belirterek, 18 yaşını tamamladığı tarihten itibaren kısa vadeli sigorta kollarına tâbi prim yatırılmış çalışmalarının, tüm sigorta kollarına tabi işçi (sigortalı) olarak çalıştığının tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı MKEK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının Çıraklık eğitim merkezinden eğitim aldığını, uygulamalı çalışmanın da çıraklık eğitiminden sayıldığını, çıraklık hizmetinin uzun vadeli sigorta kollarına yönelik çalışma sayılmaması gerektiği, kurum ile davacı arasında hizmet ilişkisinin kurulmadığını, hizmet ilişkisinin kurulmamış olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer"i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın hak düşürücü süreye ve zamanaşımına uğradığını, Davacının belirtilen tarihlerde çıraklık okulunu bitirdikten sonra çırak olarak çalıştığını, bordrolarının çırak olarak verildiğini, çırakların üretime yönelik işlerde çalışsa bile bunun nazari olarak öğrendiklerini uygulama amacına yönelik olduğunu, 3308 sayılı Kanuna göre eğitimin 19 yaşından sonra da devam ettiğin hüküm altına alındığını, belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulüne, Davacının 27/02/1986 tarihinden 01/08/1987 tarihine kadar davalı MKEK Genel Müdürlüğü"ndeki çalışmalarının uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak geçirildiğinin tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Fer"i Müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu 4. maddesinde "Çırak"ın tarifinin yapıldığını, 6. maddesinde çıraklık süresinin ne kadar olacağının MEB tarafından tespit edileceğini, 12. ve 13. maddelerinde çırağın bir öğrenci olduğunu ve ne kadar ücret alacağının da 14. maddesinde belirlendiğini, aynı yasanın 16. maddesinin 2. fıkrasında çırağın sözleşme süresinde reşit olması halinde de çıraklık sözleşmesinin devam edeceği hususunun belirtildiğini, yerel mahkemece 3308 SY nın hükme esas alındığını, hükmün aksine 2089 SY"a göre 18 yaşını tamamlamış çırakların 2089 SY"nın 16/2. maddesi gereğince çıraklık sözleşmesinin devam edeceğinin yasal olarak düzenlenmiş olduğu, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanların, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimlerine alınabileceğinin düzenlendiğini, 3308 sayılı Çıraklık Kanunu 10. maddesinde de 14 yaşını bitirmiş ve 19 yaşından gün almamış olanların çırak olabileceklerinin düzenlendiğini, bu nedenle ve resen gözetilecek sebeplerle davacının 18 yaşından sonraki çalışmalarının uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğuna ilişkin yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dava ve cevap dilekçeleri, işyeri şahsi dosyası, Kurumdan gelen belgeler, tanık anlatımları, tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede; çıraklık ilişkisinde akdi ilişkinin üstün niteliğinin çalışma olgusu olmayıp, sigortalıya meslek ve sanatın öğretilmesi olduğu, çalışma ilişkisi içerisinde üretime bilfiil katılma ön planda ve meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyor ise çıraklık ilişkisinden sözedilemeyeceği, davacının çalışmalarının üretime yönelik olduğu ve 18 yaşını doldurduğu tarihten sonraki dönemde kısa vadeli sigorta kollarından bildirilen çalışmaların, tüm sigorta kollarından bildirilmesi gerektiğine ilişkin olarak mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, 1-Feri Müdahil Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/ 1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer"i Müdahil vekili temyiz dilekçesinde özetle; 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu 4.maddesinde "Çırak"ın tarifinin yapıldığını, 6.maddesinde çıraklık süresinin ne kadar olacağının MEB tarafından tespit edileceğini, 12. ve 13. maddelerinde çırağın bir öğrenci olduğunu ve ne kadar ücret alacağının da 14. maddesinde belirlendiğini, aynı yasanın 16. maddesinin 2. fıkrasında çırağın sözleşme süresinde reşit olması halinde de çıraklık sözleşmesinin devam edeceği hususunun belirtildiğini, yerel mahkemece 3308 SY"nın hükme esas alındığını, hükmün aksine 2089 SY"a göre 18 yaşını tamamlamış çırakların 2089 SY"nın 16/2.maddesi gereğince çıraklık sözleşmesinin devam edeceğinin yasal olarak düzenlenmiş olduğu, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanların, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimlerine alınabileceğinin düzenlendiğini, 3308 sayılı Çıraklık Kanunu 10. maddesinde de 14 yaşını bitirmiş ve 19 yaşından gün almamış olanların çırak olabileceklerinin düzenlendiğini, bu nedenle ve resen gözetilecek sebeplerle davacının 18 yaşından sonraki çalışmalarının uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğuna ilişkin yerel mahkeme ve bölge adliye mahkeme kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu dosya kapsamından; 27.02.1968 doğumlu davacı adına davalı işveren tarafından 01.08.1985 işe giriş tarihli bildirgenin kuruma gönderildiği, 1985/temmuz-1987/haziran arasındaki davacının işçi devam föyünde “çırak” ibaresinin bulunduğu, ancak dosya içersinde davacının işyerinde hangi alanlarda çalıştığı/çıraklık yaptığı, çıraklık eğitimini nerden aldığı, çıraklık eğitimi içi okula devam edip etmediği, çıraklığın ne zaman bittiğine dair herhangi bir bilgi belgeye rastlanılmadığı, çıraklığın tamamlandığına dair eğitim belgesinin bulunmadığı, mahkemece davacı tanığı olarak davacının isminin olduğu dönem bordrolarında ismi olmayan Paşa Torun isimli şahsı dinlemekle yetinilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Bu nedenlerle mahkemece resen araştırma ilkesi gereğince öncelikle davacıya çıraklık eğitiminin nasıl ve ne kadar süreli olduğu, takip ettiği eğitim biriminin olup olmadığı, çıraklık eğitimi için devam ettiği okul var ise ne sıklıkla gittiği, mezuniyet belgesinin olup olmadığı, çalışırken kimden emir ve talimat aldığı, iş yerinde hangi işlerde çalıştığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu, çalışma arkadaşlarının kimler olduğu, ücretini nasıl aldığı, ,iş yerinde çırak olarak çalışıp çalışmadığı hususlarında beyanı alınarak ve eksik hususlar davacıya açıklattırılarak dava konusu somutlaştırılmalı, çıraklık sözleşmesinin kapsam ve mahiyeti araştırılmalı, eksik olan yönlerden kapsamlı araştırma yapılmalı, davacı tarafın gösterdiği tanık beyanları ile yetinilmeyip, çalışmanın geçtiği iddia edilen dava konusu dönemde işyerinden bildirimi bulunup iptal edilmeyen en az üç bordrolu tanıkların beyanlarına başvurulmalı, toplanan deliler değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanınkabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.