Esas No: 2017/7751
Karar No: 2020/497
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7751 Esas 2020/497 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile davalılar Hazine ve ... Belediyesi Başkanlığı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; ... beldesi, ... mahallesinde bulunan yaklaşık 6 dönüm taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, taşınmazın imar-ihya edilip 1975 yılından beri kullanıldığını ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkilleri adlarına tescilini istemiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın uzman bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünün baraj mutlak koruma alanı içinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün baraj kısa mesafeli koruma alanı içinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 11.12.2013 tarih ve 2013/7392-12338 Esas karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 11.12.2013 tarih ve 2013/7392-12338 E.K. sayılı kararında özetle; "...Mahkemece çekişmeli taşınmazın uzman bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünün baraj mutlak koruma alanı içinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün baraj kısa mesafeli koruma alanı içinde kaldığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. 2872 sayılı Çevre Kanunu 11.8.1983 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun 9, 11, 12, 15 ve 20 maddeleri sonradan değişikliğe uğramış ve Kanunun 8, 9, 11, 12, 15 ve 20. maddeleri ile 08.05.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca hazırlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği 31.12.2004 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin 17. maddesi mutlak Koruma Alanları, 18. maddesi Kısa Mesafeli Koruma alanları ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemeler ile çevrenin ve su kaynaklarının korunması ve kirlenmelerinin önlenmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeler içinde, mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve Türk Medeni Kanununun 713. maddesi uyarınca zilyetlikle mülk edinmeyi engelleyici bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca; çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kadastronun 10.02.1967 tarihinde kesinleştiği, davacının 1975 yılındaki imar-ihya ile sonraki zilyetliğe dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece çekişmeli taşınmazların koruma alanında bulunduğu ... Barajının hangi tarihler arasında yapılıp ne zaman üretime başladığı araştırılmamıştır. Yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları da karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, üç kişiden oluşacak ziraatçi bilirkişi kurulu, jeodezi veya
fotogrametri uzman bilirkişi ve uzman fen bilirkişi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından imar-ihya edildiği, kim tarafından ve hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, kullanımın değişip değişmediği ile değişmişse kimden kime geçtiği gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından sorulup saptanmaya çalışılmalıdır. Yerel bilirkişiler ile tanıkları sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalıdır. Keşfe katılacak ziraatçi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildirir, imar-ihya edilip edilmediği ile edilmişse ne zaman ve ne şekilde imar-ihya edildiğini irdeler; toprak yapısı, eğim, bitki örtüsü ve diğer yönlerden komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, gerektiğinde çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilerek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak jeodezi veya fotogrametri uzman bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgenin 1975 yılı ile dava tarihi arasında çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik aletle inceleme yaparak, çekişmeli taşınmazın ne zaman imar-ihya edildiğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini irdeler rapor alınmalı, hava fotoğrafları üzerinde çekişmeli taşınmazın sınırlarını göstermesi istenmelidir. Keşfe katılacak fen bilirkişisinden yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar işaretlenmeli, çekişmeli taşınmaz ile komşu taşınmazların konumunu çizilecek yan kesit krokisinde gösterir ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre; çekişmeli taşınmazın imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresinin edinmeye elverişli olup olmadığı ile hangi tarihte edinme koşullarının oluştuğu, ilgili idareler tarafından davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğini engeller veya kesintiye uğratır şekilde yasa veya yönetmelikten kaynaklanan idari bir işlem yapılıp yapılmadığı ile yapılmışsa açıklanan tarihe kadar edinme koşullarının oluşmadığı gibi hususlar tartışılıp bir karar verilmelidir. Davacı ...’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün bozulmasına..."" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabul kısmen reddine, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkiinde bulunan 18/07/2014 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekindeki krokide A harfi ile gösterilen kısım açısından açılan davanın reddine, (B) harfi ile pembe renkle gösterilen 1.149,90 m²"lik kısmın davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ile davalılar Hazine ve ... Belediyesi Başkanlığı vekilleri tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 12.12.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu işlemi, 1967 yılında kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğu gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da hükme yeterli değildir. Şöyle ki; 4721 sayılı Medeni Kanunun 713/3 maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu nedenle, büyükşehir sınırları içinde yer alan ... Beldesinin tüzel kişiliği sona ermiş olup, 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası uyarınca, yerine, bağlı bulunduğu ... ilçe Belediye Başkanlığı geçmiştir. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ... Beldesinin bağlı bulunduğu
... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ... Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmasızın re"sen gözetilmelidir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın 18/07/2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda sarı renkle (A) harfi ile gösterilen kısmın öncesinde makilik ve çalılık alan olması ve eğiminin %12"den fazla bulunması (doğal hali ile eğimin %25, davacı tarafça yapılan teraslama sonucunda %15-20 eğimin mevcut bulunması) göz önünde bulundurulduğunda yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince (A) harfi ile gösterilen kısmın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından bu kısmın zilyetlikle edinilmesinin söz konusu olamayacağı anlaşılmış, bu sebeple bu kısma yönelik talebin reddine, aynı fen bilirkişi raporunda pembe renkle (B) harfi ile gösterilen kısma yönelik zilyetlik şartlarının gerçekleşmiş olması, davacı tarafça taşınmazın bu kısmının imar ve ihya edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup; dava edilen taşınmazın bulunduğu yerde yapılan genel arazi kadastrosunda taşınmazın tapulama dışı kalma sebebi ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kadastronun 1967 yılında kesinleştiği, davacının taşınmazın dava tarihinden 30-35 yıl öncesinde imar-ihya ile sonraki zilyetliğe dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece çekişmeli taşınmazın koruma alanında bulunduğu bildirilen ... barajının hangi tarihler arasında yapıldığı ve taşınmazın tamamen/kısmen koruma alanına alınma tarihi araştırılmamıştır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar planı içinde kalıp kalmadığı, imar planının kesinleşme tarihi, idarece ecrimisil tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, kamuya tahsis edilip edilmediği araştırılmamıştır.
Bu sebeplerle öncelikle, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye ... Büyükşehir Belediye Başkanlığına tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, daha sonra taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar planı içinde kalıp kalmadığı, varsa imar planının kesinleşme tarihi, idarece ecrimisil tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, kamuya tahsis edilip edilmediği araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma işlemlerine ilişkin işe başlama, işi bitirme, çalışma, sonuçları ilân tutanakları, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerleri orman sınır noktalarıyla birlikte gösterir orman tahdit haritası ve orman rejimi dışına çıkarma haritalarının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örnekleri, dava konusu taşınmaz ile etrafını gösterir ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile TMK’nın 713. maddesine dayanılarak dava açıldığından, dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, 1990"lı yıllara ait ortofoto haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir tapu fen memurundan oluşturulacak, bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper
noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu haritasına göre konumu 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, taşınmazların konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, çekişmeli taşınmaz tahdit içinde kalmıyor ise o takdirde, davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak dava açtığına göre 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 7. maddesi uyarınca herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış ormanların yapılacak orman kadastrosu ile her zaman orman sınırları içine alınabileceği ve öncesi itibariyle orman sayılan yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gözetilerek eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca hava fotoğrafı stereoskop aleti ile üç boyutlu inceletilip çekişmeli taşınmazın üzerinde neler gözüktüğünü belirtir şekilde yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez fen ve orman bilirkişileri tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1990"lı yıllara ait 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları, topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; davalı Hazine vekili 05/03/2012 tarihli dilekçe ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep ettiğinden, mahkemece davalı Hazinenin Medenî Kanunun 713/6. maddesi gereğince istemde bulunduğu karşı tescil talebi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekili ile davalılar Hazine ve ... Belediyesi Başkanlığı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/02/2020 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.