14. Ceza Dairesi 2017/3934 E. , 2017/5526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından mahkûmiyet
İlk derece mahkemesince verilen hükümlerin sanık müdafii tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, 08.11.2017 Çarşamba saat 09:30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kağıdı gönderilmişti.
Belirlenen tarihte sanık müdafiin yerinde görülen talebine istinaden duruşmalı yapılan incelemede gereği düşünüldü:
Katılan mağdure ile katılanın beyanları, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, mağdurenin olay hakkındaki şikayetini, iddia olunan nitelikli cinsel istismar eyleminden yaklaşık altı ay sonra yaptığı, mağdure ile sanığın anılan eylem ile şikayet arasındaki dönemde ailelerin de bilgisi dahilinde söz yaptıkları, sanığın başka bir kız arkadaşı olduğu ve sözü bozduğu iddiası sonrasında katılan mağdurenin şikayetini bildirdiği, alınan adli muayene raporundaki öykülerinde eylemden sonra kabızlık şikayeti olduğuna yer verildiği, muayene tarihinde mağdurede saptanan kanamalı taze fissürün de mevcut kabızlık şikayetine ya da bir gün önce gerçekleştirilen muayene sonrasında traksiyona bağlı olarak meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiği, sanığın da savunmasında üzerine atılı suçları kabul etmediği nazara alındığında, atılı suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Sanığın 2013 yılı Mart ayı içerisinde mağdurenin evine gelip odasına girerek gerçekleştirdiği iddia edilen nitelikli cinsel saldırı eylemleri sırasında ve eylemlerle sınırlı süreyle mağdurenin iradesiyle hareket edebilme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı, kişinin vücudunun suçun konusu olması sebebiyle mağdurenin hareket edebilme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği, dosya kapsamına göre de sanığın, mağdurenin hürriyetini kısıtlayan başkaca bir hareketinin bulunmaması karşısında, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinin uygulanması,
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hüküm, sanığın sabıkasız kişiliği, pişmanlık gösterip katılanın zararını karşılamış olması ve bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda olumlu kanaat oluşması gerekçesiyle 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesi uyarınca ertelendiği halde aynı koşulları içeren ve sanık hakkında daha lehe olup 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları ile duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.