11. Hukuk Dairesi 2017/2138 E. , 2018/7672 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/11/2016 tarih ve 2015/116 E. - 2016/84 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 13/03/2017 tarih ve 2017/262-2017/623 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacının ... nezdinde "..." ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, "... ...+şekil", "... ...", "... ...", "...+ şekil" ve "...nce" ibareli bu markalarına rağmen, davalının kötüniyetli olarak 2013/48788 nolu "..." ibareli markayı tescil ettirdiğini, davalının "..." markasının, davacının "..." markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, dava konusu markanın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davacı markasının tanınmış marka olduğunu iddia ederek davalıya ait 2013/48788 nolu "..." ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; "..." ibaresinin ... Karadenizde yaşayanların konuştuğu laz dilinde "çarşı", "..." sözcüğünün ise latince olup, "çıplaklık" anlamına geldiğini, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacı tarafın ... nezdinde de marka tescil başvurusuna itiraz ettiğini, ancak itirazın ... tarafından reddedildiğini, davacının bu red kararına karşı dava açmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; ... ve ... markaları arasında basit, yoğun olmayan ortak seslerin bulunduğu ancak bu ortak seslerin benzerlik derecesinde olmadığı, taraf markaları arasında bir aynıyetin ve benzerliğin bulunmadığı, dolaylı iltibasın daha çok tanınmış markalarda söz konusu olduğu, oysa davacı markasının tanınmış marka olmadığı, tüketicinin taraf işletmeleri arasında bir ilişki kurabilmesinin mümkün görülmediği ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce; "..." markaları ile "...+ şekil" markalarının bir bütün olarak bıraktıkları genel intiba yönünden benzerlik gösterdikleri, her iki markanın telaffuzlarının neredeyse özdeş olduğu, Türkçe"de "Ğ" harfi belirsiz biçimde telaffuz edildiğinden, ortalama tüketici kitlesinin "..." ve "..." sözcüklerini işittiğinde bu ikisini birbirinden ayırmasının neredeyse imkansız olduğu, bu durumda "..." sözcüğünün lazcada ne anlama geldiğinin bir önemi bulunmadığını, her iki marka arasında 29, 30, 32 ve 43 sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden ayniyet olduğu gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının HMK. 353 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2013/48788 nolu "...+şekil" markasının hükümsüzlüğüne ve Türk Patent ve Marka Kurumu sicilinden terkinine, karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk derece mahkemesince davacı adına tescilli "..." markası ile davalının başvuru markası "...+şekil" unsurlu markanın karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi"nce ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak tescil kapsamları aynı olan her iki marka arasında karıştırılma ihtimali meydana geleceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Markalar arasında benzerlik incelemesi yapılırken markaya konu ibare ve şeklin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Her iki tarafa ait markaya konu ibarelerin ortalama tüketici kitlesini teşkil eden halk arasında doğrudan bilinebilir anlamı olmadığı, dolayısıyla markalar arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı gibi görsel açıdan da markalar arasında benzerlik bulunmamaktadır. Sadece sescil benzerlikten yola çıkarak markaların karıştırılması tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.