3. Hukuk Dairesi 2017/16651 E. , 2018/8636 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 18.09.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili......geldi. Karşı taraf vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında 30.04.2008 tarihli ve 5 yıl süreli plastik kasa kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile davalıya özel olarak üretilen 243.976 adet katlanabilir plastik meyve kasasının 0,31 TL/ay + KDV kira bedeli üzerinden davalıya kiraya verildiğini, davalının keşide ettiği 22.07.2011 ve 01.08.2011 tarihli ihtarnameler ile sözleşmeye konu kasaları kaybettiğinden bahisle sözleşmeyi haksız ve tek tarafları olarak feshettiğini, sözleşmenin 4. maddesinde kayıp kasa bedelinin 4 Euro+Kdv olarak belirlendiğini, ancak bu bedelin 5 yıl süre ile kira alınacağından hareketle belirlenmiş bir bedel olduğunu, bu nedenle kayıp kasa bedellerinin sözleşme sonunda ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kasa bedelleri ve sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedellerinin tahsili için davalı hakkında..... 2011/15002 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ancak davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
......
Davalı; sözleşmenin feshinin hukuka uygun olduğunu, kayıp kasalar için kira bedeli ödenmesinin sözleşmeyi çekilmez kıldığını, davacıya iadesi mümkün olmayan kasalara yönelik olarak müvekkilinin satın alma talebinin davalıdan karşılık görmediğini, kabul manasına gelmemek kaydı ile hem kasa bedeli hem kira bedeli istenemeyeceğini davacının kayıp kasalar için talep ettiği 4 Euro+ KDV bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Yapılan yargılama sonucu Mahkemece, sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı nedene dayanmadığı, davalının sözleşme süresi sona ermeden sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, sözleşme süresi sonuna kadar mahrum kalınan kira bedeli ve kaybedilmiş olan kasaların bedelini ödemekle yükümlü olduğu gerekçesi ile kayıp kasa bedeli ve kira bedeli olarak 4.781.305 TL üzerinden itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 03.06.2014 tarih, 2014/4781 esas 2014/7246 karar sayılı ilamıyla, “... Davacı, fesih bildirimi ile sözleşme ilişkisinin sona erdiğinden hareketle kaybolan kasa bedellerini ve sözleşme süresi sonuna kadar işleyecek kira bedellerinin tahsilini istemiştir. Kural olarak kiracı, kira sözleşmesi kapsamında kendisine verilen şeyi özenle kullanmak ve kira süresi sonunda da aldığı hali ile iade etmekle yükümlüdür. İadesi mümkün olmaya kasalara yönelik olarak taraflar sözleşmenin 4. maddesinde, sözleşme sonunda ödenmek üzere 4 Euro+Kdv kasa bedeli kararlaştırmışlardır. Kasaların kaybedilmesi davalının kusuruna dayalı olup aksi davalı tarafından kanıtlanamadığından kasa bedellerine yönelik istemin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının yoksun kalınan kira bedeline yönelik istemine gelince; kira sözleşmesinin 4. maddesi ile tarafların hedeflediği husus; sözleşme konusu menkullerin (kasaları) sayıca bir kısmının kaybedilmesi veya kullanılamaz duruma düşmesi halinde kiracının kira parasında kesintiye gitmeyip sözleşme sonuna kadar kira bedelini tam ödemesi ve sözleşme sonunda da eksik kasa miktarı kadar (adeti 4 Euro+ Kdv üzerinden) kiraya verene tazminat ödenmesidir. Ne var ki davalı kasaların tamamına yakın bir kısmını kaybettiğini ileri sürmüş olup aksi davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Sözleşmeye konu kasaların tamamının veya tamamına yakın bir kısmının iadesi mümkün olmayacak şekilde kaybedilmesi her iki taraf yönünden sözleşmenin ifasını imkansız kılmıştır. İfa imkansızlığının söz konusu olduğu hallerde (sözleşme konusu şeyin yok olması, telef olması, kaybedilmesi vs.) kira ilişkisi kendiliğinden son bulacağından somut olayda sözleşmenin 4.madde hükmünün uygulanma imkanı da ortadan kalkacaktır.
Geçerli bir borç ilişkisinin doğumundan sonra meydana gelen ve ifa imkanını kısmen veya tamamen ortadan kaldıran haller eğer borçlunun kusuru ile meydana gelmişse bu takdirde borçlu alacaklının bu yüzden maruz kaldığı zararı tazmin ile yükümlü olur. Somut olayda kusurlu imkansızlığa davalı sebebiyet vermiş olup bu kapsamda kiraya verene tazminat ödemekle yükümlüdür. Öte yandan zarar gören de TBK’nun 52.maddesi hükmü uyarınca zararın artmaması için kendisinden beklenen tutum ve davranışları sergilemekle yükümlüdür.
.....
Bu kapsamda mahkemece sözleşme ilişkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren davacının zararın azalması için ne yapması gerektiğinin araştırılarak mevcut koşullar çerçevesinde makul bir süre belirlenerek kalan sözleşme süresine ilişkin tazminatın bu şekilde belirlenmesi gerekir. Kabul şekline göre de; dava kabul ile sonuçlanmış olup davacının takip aşamasında ve dava açarken ödediği yargılama harcının, yargılama giderleri kapsamında davalıya yükletilmesi gerekirken bu husus nazara alınmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur...” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile 2.996.376,80 TL yönünden itirazın iptaline verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.
Mahkemece, sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedellerine ilişkin gerekçede; "kasaların kaybolmasından davalının kusurlu ve sorumlu olduğu anlaşılmış olup, zarar görende TBK "nun 52 maddesi gereğince zararın artmaması için kendisinden beklenen tutum ve davranışları sergilemekle yükümlü olup, yapılan yargılama sırasında, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre; kasalar üzerinde davalının logosunun bulunduğu ve kasaların davalıya özel hazırlandığı anlaşılmış olup, bu tarz özel üretimlerde zararın artmaması ve zararın azalması için davacı tarafından yapılabilecek her hangi bir husus bulunmadığı, kasaların kaybolmasında ve zararın meydana gelmesinde davacının yapması gereken her hangi bir işlem olmadığı, dolayısıyla davacının herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının sözleşme süresinin sonuna kadar mahrum kaldığı kira bedellerini ve davalı tarafından kaybedilmiş olan kasa bedellerini talep etme hakkına sahip olduğu ve alınan bilirkişi raporları ile davacının talebe hak kazandığı" belirtilmiş ve bilirkişi raporuna göre; sözleşme süresi sonuna kadar olan 22 aylık kira bedeli 1.963.421,24 TL olarak belirtilmesine rağmen, gerekçe ile uyumsuz şekilde 2 aylık kira bedeli olan 178.492,84 TL yönünden itirazın iptaline karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle hüküm Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından bozulmasına karar verilmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların davanın esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
....
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, HUMK"nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
......