Esas No: 2018/1205
Karar No: 2018/8634
Karar Tarihi: 18.09.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1205 Esas 2018/8634 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
.....
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 18.09.2018 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Davalı vekili ....... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 23.09.2011 tanzim tarihli kira sözleşmesi, ve revizyon kira sözleşmesine istinaden daha önceki kiracı ...... tahliye ettiği,....... adresinde bulunan ve tapunun 1143 ada, 2 parselinde kayıtlı ana gayrimenkul üstünde bulunan binalardan ana binanın 3,4,5,6,7,8 nolu blokları ve tüm bu binaların alt yapı, üst yapı tesisleri ve eklentilerinin tamamının davalıya 20 yıl süreyle kiralandığını, bu yerlerin davalı kiracıya 26.09.2011 tarihli yer teslim tutanağı ile teslim edildiğini, davalının kiralananda tadilat yapmak için dört aylık süre talep etmesi üzerine kira bedelinin 01.02.2012 tarihinde işleyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı kiracının, kiralananda tadilat ve tamirata başlayarak iç bölme duvarlarını yıktığını, iç kapıları söktüğünü, duvar ve kolonlara hasar verdiğini, asma tavanları, kalorifer, tesisat, kazan ve peteklerini, elektrik tesisat ve malzemelerini, mekanik tesisatları söktüğünü ve kiraya verilen yerleri harabeye çevirdiğini fakat kiralamaya konu yerde açılacak Tıp Fakültesi için kontenjan alamaması üzerine başladığı tadilat ve tamiratı yarım bırakarak 20 yıllık kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini davacının tek taraflı
.....
feshinin kabul edilmediğinin davalıya bildirildiğini, kiralananın eski hale getirilerek tesliminin ve 2012 yılı Ocak-Şubat ayları kiralarının ödenmesinin istendiğini, davacının.... sayılı dosyasında yaptırdığı tespitte kiralananın acil tehlike arzetmediği, deprem güvenliği için yıkılmasının gerekli olmadığının tespit edildiğini, sözleşmenin 17. maddesi gereğince davalının ödemesi gereken damga vergisini ödememesi nedeniyle davacının 69.755,40 TL damga vergisi ödemek zorunda kaldığını, damga vergisi ve kira paralarının tahsili amacıyla ..... sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını belirterek icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve davacı lehine %20 icra tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; sözleşmenin fesih tarihi olan 05.01.2012 tarihi itibariyle yeni ..... yürürlüğe girmediğinden 818 sayılı BK.nun hükümleri uygulanması gerektiğini, davalının bünyesinde bir tıp fakültesi ve buna bağlı araştırma hastanesi kurarak 2012-2013 öğrenim yılı için YÖK"den kontenjan alma niyetinde olduğunu, bu amaçla davacı ile 23.09.2011 tarihli kira sözleşmesinin imzalandığını, 26.09.2011 tarihinde binaların teslim alınmasından sonra bina kullanılamaz durumda olduğu için hastane ve tıp fakültesi olarak kullanıma hazır etmek için tadilatlar yapılması gerektiğini, bunun için gerekli ruhsatın alınması ve gerekli teknik raporun düzenlenmesi için davalının .... ye başvurduğunu,..... yaptığı araştırma ve deneyler sonucunda mevcut hali ile kullanımının sakıncalı olduğu ve yıkılıp yeniden inşasının daha uygun olduğuna ilişkin rapor düzenlendiğini, durumun davacıya bildirilmesine rağmen davacının görüşme taleplerini reddettiğini ve daha sonra davacının yaptırdığı inceleme sonucu hazırlanan ve .... raporu ile benzer içerikteki 2001 Aralık tarihli raporu davalıdan gizlediğinin anlaşıldığını, ayrıca önceki kiracı .....de deprem riski gerekçesiyle davacı ile olan sözleşmesini sona erdirdiğinin ortaya çıktığını, davacının hile ile davalıyı hataya düşürüp sözleşme yapmaya sevk ettiğini, bu nedenle davalının 05.3.2012 tarihli ihtar ile geçmişe doğru etkili olmak üzere sözleşmeyi feshettiğini, davacının kiralananı teslim almaktan imtina etmesi üzerine davalının anahtarları ..... 06.4.2012 tarihli emanet teslim tutanağı ile teslim edildiğini ve durumun davacıya 06.4.2012 tarihli ihtar ile bildirildiğini, davacıya borçları olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Yapılan yargılama sonucu Mahkemece; davalı kiracının kiralananın ayıplı olduğu daha sonra anlaşıldığından kira sözleşmesini haklı nedenle feshettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 03.05.2016 tarih, 2015/12540 esas 2016/3598 karar sayılı ilamıyla, “...Kira sözleşmesinin 13. maddesinde “kiralanan yerin başlangıçta ve kira süresince esaslı veya basit her türlü bakım ve onarım ile idamesi için yapılması gereken harcamalar kiracı tarafından yapılacağı, kira konusu yerde, yürürlükteki İmar Mevzuatı uyarınca yapılması gereken güçlendirme veya esaslı onarımlar kiracı tarafından yapılacağı bu maddede sayılan her türlü faaliyetler için yapılan giderler ile benzeri faaliyetlerin tüm giderleri kiracıya ait olacağı ve kiracının, vakıftan bu giderlerle ilgili olarak herhangi bir talepte bulunamayacağı" kararlaştırılmıştır.
.....
Taraflar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir olup basiretli tacir gibi davranmak zorundadırlar. Davalı kiracı bir üniversitedir (vakıftır). Kira sözleşmesinin 13. maddesinde açıkça “kiralanan yerin güçlendirme veya esaslı onarımının kiracı tarafından yapılacağı ve bunun karşılığında bedel talep etmeyeceği...” düzenlenmiştir. Davalı kiracı kira sözleşmesinin 13. maddesi ile kiralanan taşınmazların güçlendirme veya esaslı onarım gerektirdiğini öğrenmiş ve kiralananın bu durumunu bilerek kira sözleşmesi imzalamıştır. Ayrıca dosya arasında mevcut tespit ve inceleme raporları kiralananın mevcut hali ile can ve mal güvenliği için acil tehlike arzetmediği, güçlendirme gerektiği yönündedir. Davalı kiracı kiralananı 26.9.2011 tarihli yer teslim tutanağı ile teslim almış, kiralananda esaslı tadilatlara girişmiş ve ancak 5.3.2012 tarihli ihtar ile sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Bu durumda davalının kira akdini feshinin haklı fesih olarak kabulü doğru değildir.
Ayrıca, kira sözleşmesinin iki taraflı sözleşmelerden olduğunda kuşku yoktur. İki taraflı sözleşmelerde borçlunun temerrüdü durumunda, alacaklıya BK.nun 106.maddesinde bir takım seçimlik haklar tanınmıştır. Buna göre alacaklı edimin aynen yerine getirilmesini ve gecikmeden ötürü uğradığı zararın giderimini isteyebilir ya da edimin aynen yerine getirilmesini reddederek, uğradığı olumlu (müspet) zararın giderimini isteyebilir yahut edimin aynen yerine getirilmesini reddederek sözleşmeden dönmek suretiyle olumsuz (menfi) zararın giderilmesini isteyebilir. Kiraya verenin Borçlar Kanunu"nun 249 ve 250. maddelerinde belirtilen teslim borcuna aykırı davranması halinde Borçlar Kanunu"nun 106. maddesinin burada da uygulama alanı bulacaktır. Borçlar Kanunu"nun 106.maddesinde belirtilen seçimlik haklardan edimin aynen yerine getirilmesini reddederek sözleşmeden dönme durumu sözleşmenin geçmişe etkili olarak feshedilmesi başka bir anlatımla akitten rücu olarak tanımlanmaktadır. Ne var ki Borçlar Kanunu"nun 249 ve 250.maddelerinde kiracı yararına tanınmış sözleşmeden dönme yetkisi sürekli bir sözleşme ilişkisi niteliği taşıyan kira sözleşmelerinde ifa sürecine geçilene dek söz konusu olabilir. Buna karşılık ifa sürecinde ortaya çıkan bozuklukta kiracı artık sözleşmeden dönmek yerine ancak sözleşmeyi ileriye dönük feshedebilir.
Somut olayda, davalı kiracı kira sözleşmesini fesihte haklı olmadığı gibi, davalı kiracının 05.3.2012 tarihli fesih bildirimi geçmişe etkili olmaz ancak ileriye doğru etkilidir. Başka bir anlatımla davalı kiracı kiralanan taşınmazları tahliye ettiği 06.4.2012 tarihine kadar kira sözleşmesi ile bağlıdır ve kira sözleşmesi gereğince tahliye tarihine kadarki kira paralarından ve sözleşmedeki diğer ödemelerden sorumludur. Bu nedenle Mahkemece, davalı kiracının kiralanan taşınmazları tahliye ettiği tarihe kadarki kira paraları ile sözleşmedeki diğer ödemelerden sorumlu olduğu dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davalının ayıplı olduğu sonradan anlaşılan kiralanana ilişkin ayıp nedeni ile sözleşmeyi fesih etmesinde haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
.....
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 249.maddesinde : Kiralayanın, kiralananı, sözleşmede belirtilen amaca uygun olarak kullanmaya ( işletmeye) elverişli şekilde teslim etmek ve kira süresince bu durumda bulundurmakla yükümlü olduğu, kiralananın, sözleşmede belirtilen amaca uygun olarak kullanılamayacak veya yararlanmayı önemli ölçüde azaltacak ayıplı bir durumda teslim edilmesi halinde, kiracının sözleşmeyi bozmaya veya kira parasından uygun bir miktarın indirilmesini isteme hakkı bulunduğu düzenlenmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 250. maddesinde de; Kiralananın, kira süresi içinde, kiracının bir kusuru olmaksızın, sözleşmeyle güdülen amacı sağlayacak yolda kullanılma olanağını yitirmesi veya önemli ölçüde azaltacak bir duruma düşmesi halinde kiracının, kira parasından uygun bir miktarın indirilmesini isteyebileceği gibi bu sakatlık uygun bir süre içinde giderilmezse, sözleşmeyi de bozabileceği, kiraya verenin, kendisinin bir kusuru olmadığını kanıtlayamaması halinde tazminat ile yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Dava sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda da benzer düzenlemeler yapılmıştır.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 23.09.2011 tanzim ve 01.2.2012 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin 13. maddesinde “kiralanan yerin başlangıçta ve kira süresince esaslı veya basit her türlü bakım ve onarım ile idamesi için yapılması gereken harcamalar kiracı tarafından yapılacağı, kira konusu yerde, yürürlükteki İmar Mevzuatı uyarınca yapılması gereken güçlendirme veya esaslı onarımlar kiracı tarafından yapılacağı bu maddede sayılan her türlü faaliyetler için yapılan giderler ile benzeri faaliyetlerin tüm giderleri kiracıya ait olacağı ve kiracının, vakıftan bu giderlerle ilgili olarak herhangi bir talepte bulunamayacağı" kararlaştırılmıştır. Taraflar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir olup basiretli tacir gibi davranmak zorundadırlar. Davalı kiracı bir üniversitedir (vakıftır). Kira sözleşmesinin 13. maddesinde açıkça “kiralanan yerin güçlendirme veya esaslı onarımının kiracı tarafından yapılacağı ve bunun karşılığında bedel talep etmeyeceği...” düzenlenmiştir. Davalı kiracı kira sözleşmesinin 13. maddesi ile kiralanan taşınmazların güçlendirme veya esaslı onarım gerektirdiğini öğrenmiş ve kiralananın bu durumunu bilerek kira sözleşmesi imzalamıştır. Ayrıca dosya arasında mevcut tespit ve inceleme raporları kiralananın mevcut hali ile can ve mal güvenliği için acil tehlike arzetmediği, güçlendirme gerektiği yönündedir. Bu durumda davalının kira akdini feshinin haklı fesih olarak kabulü doğru değildir.
Ayrıca, Mahkeme gerekçesinde; Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.06.2015 Tarihli, 2015/3271 esas, 2015/5693 karar sayılı ilamı ile onanan .... 2014/781 Karar sayılı dosyasında; tarafların aynı olduğu ve aynı sözleşmeden kaynaklı, eski hale getirme ve hor kullanma tazminatına ilişkin olarak açılan davanın mahkeme kararında da davalının feshinin haklı bulunması nedeniyle reddine
.....
karar verildiği ve kararın onandığı, yine tarafları aynı olan ve aynı kira sözleşmesinden kaynaklı demirbaş listesindeki demirbaşların teslim edilmemesi nedeniyle.....sayılı dosyasında görülen davada da, mahkeme kararında da davalının feshinin haklı bulunması nedeniyle reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine.....16.02.2017 tarihli, 2017/147 esas 2017/194 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiği belirtilmiş ise de; Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.06.2015 Tarihli, 2015/3271 esas, 2015/5693 karar sayılı ilamı ile onanan dosyada alacak kalemleri farklı olduğu gibi, mahkeme gerekçesinde, asıl olarak, taşınmazın sonradan tümden yıkılarak yeni bina yapılması ve taşınmazdaki hor kullanmaların taşınmazın tesliminden sonra meydana getirilmiş olabileceği gerekçesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği,....... 16.02.2017 tarihli, 2017/147 esas 2017/194 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine dair kararda da; mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmenin haklı nedenle fesh edildiğinden davanın reddine ilişkin mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek, "sözleşme süresinin son 2 yılında alınan demirbaşların davacıya teslimi" şartının sözleşmede belirtildiği ve sözleşmenin feshi nedeniyle demirbaşlara ilişkin alacak talebinin reddi gerekirken değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu gerekçesi ile gerekçenin düzeltilerek istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Bu durumda, kiracı kira sözleşmesi gereğince tahliye tarihine kadarki kira paralarından ve sözleşmedeki diğer ödemelerden sorumludur. Bu nedenle Mahkemece, davalı kiracının kiralanan taşınmazları tahliye ettiği tarihe kadarki kira paraları ile sözleşmedeki diğer ödemelerden sorumlu olduğu dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile ve bozma ilamına uyulması sonucu davacı yararına oluşan usulü müktesep hakkı da dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan
....
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.