4. Hukuk Dairesi 2013/7312 E. , 2014/3622 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 20/05/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 21/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların asıl davaya yönelik temyiz itirazları rededilerek, asıl davaya ilişkin kararın onanması gerekir.
2-Davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Asıl ve karşı dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Karşı davaya konu edilen olayda, davacı-karşı davalı ..."ın Sağlık Ocağında doktor olarak görev yaptığı, olay tarihinde davalı-karşı davacı ..."in Sağlık Ocağına ilaç yazdırmak için gittiği, taraflar arasında yaşanan tartışma sırasında davacı-karşı davalı ..."ın davalı-karşı davacı ..."e hakaret ve tehdit ettiği ileri sürülerek manevi tazminat isteminde bulunulmuştur.
Şu halde; kamu görevlisinin yetkisini kullanırken kusurlu eylemi nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendisine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre, davacı-karşı davalı ..."a husumet tevcih edilmesi doğru değildir.
Yerel mahkemece, karşı davanın husumet (taraf sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle işin esası incelenerek karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenle karşı dava yönünden BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; tarafların asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının ise (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle reddedilerek asıl davaya ilişkin kararın ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının 25,20 TL"sinin davacı-karşı davalıya, 162,20 TL"sinin de temyiz eden davalı-karşı davacıya yükletilmesine, peşin alınan harçların bundan mahsubuna 04/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle bozma kararının (2) no"lu bendine katılmıyorum.04/03/2014