"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "tasarrufun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5.10.2005 gün ve 47-427 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15 .Hukuk Dairesinin 14.7.2006 gün ve 7944-4460 sayılı ilamı ile;
(…
…Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali istemi ile açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu Kızılay Mahallesi 1167 ada, 7 parsel numaralı taşınmaz üzerindeki binanın 10 bağımsız bölüm numaralı dairesi 09.06.2004 tarihinde 35.000.000.000 TL. bedelle ve 90.000.000.000 TL. ipotek ile yükümlü olarak borçlu Abidin E........ tarafından 3.kişi İbrahim Ç........"e satılmıştır. Dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydındaki ipotek miktarı da dikkate alındığında satış bedeli 125.000.000.000 TL. olmaktadır. Bilirkişi tarafından keşif sonrası hazırlanan raporda bağımsız bölümün 09.06.2004 tarihindeki satış bedeli 140.000.000.000 TL. olarak belirlenmiştir.
Mahkemece tasarrufun iptalini gerektirecek bedel farkı bulunmadığından ve diğer iptal şartları da oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Kural olarak taşınmazın tapudaki satış bedelinin belirlenmesinde tapuda yazılı olan satış bedeline ipotek bedeli eklenmekte, tapudaki satış bedeli bu şekilde belirlenmektedir. Ancak somut olayda 3.kişi İbrahim Ç........"in bağımsız bölümü 06.10.2004 tarihinde Hayrettin Küçüksoy"a satmasından önce ipoteğin kaldırıldığı bildirilmiştir. Davalı İbrahim Ç........ ipotek bedelini kendisinin ödemediğini beyan etmektedir.
Bu durumda 3.kişi İbrahim Ç........"in borçlu Abidin E........"a 09.06.2004 tarihinde yapılan satış nedeniyle ödediği bedel 35.000.000.000 TL.dır. Bağımsız bölümün 09.06.2004 tarihindeki gerçek bedeli 140.000.000.000 TL. olarak belirlendiğine göre, tapudaki satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunduğu açıktır. Mahkemece ipotek bedelinin davalı İbrahim Ç........ tarafından ödenmediği ve İbrahim Ç........"in bağımsız bölümü elden çıkarmasından önce borcun ödenmesi nedeniyle ipoteğin fekedildiği gözden kaçırılarak yazılı şekil de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bedel farkı nedeniyle borçlu taralından, 3.kişi İbrahim Ç........"e yapılan tasarruf İİK.nun 278.maddesine göre iptale tabidir.
Ancak 3.kişi İbrahim Ç........ 06.04.2004 tarihinde bağımsız bölümü elinden çıkardığından, İİK.nun 283/II.maddesi gereğince bedelle sorumludur. Bilirkişi dava konusu bağımsız bölümün 06.10.2004 tarihindeki gerçek bedelini 145.000.000.000 TL. olarak belirlediğinden, dairenin gerçek bedeli icra takibine konu aciz belgesinde yazılı alacak ve fer"ileri toplamından az olduğundan, davalı İbrahim Ç........"den faiz yürütülmeksizin 145.000.000.000 TL.nın tahsiline karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde 3.kişi dava konusu bağımsız bölümü elden çıkaran İbrahim Ç........"den 145.000.000.000 TL.nın tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....) gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
Davalılar vekillerinin Karar Düzeltme talebi üzerine Özel Dairece;
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle davalı üçüncü kişi İbrahim Ç........ dava konusu 10 nolu bağımsız bölümü 09.06.2004 tarihinde 35 milyar TL bedelle iktisap etmiş olup, ipotekle yükümlü olarak taşınmazı iktisap ettiği kabul edildiğinde, kredi borcu 14.06.2004 tarihi itibariyle sona erdirilirken 09.06.2004 ve 14.06.2004 tarihleri arasındaki toplam kredi borcunun 6.687.565.692 TL. olduğunun ilgili banka şubesince bildirilmiş olmasına, bu miktar kredi borcunun tapuda gösterilen satış bedeline eklenmesiyle ortaya çıkacak miktar ile taşınmazın bilirkişi incelemesi ile saptanan gerçek bedeli arasında fahiş bulunduğunun anlaşılmasına ve olayda İİK.nun 278.maddesinde öngörülen iptal koşullarının gerçekleşmiş bulunmasına göre HUMK.nun 440.maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE…
…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, İcra İflas Kanununun 277 vd.maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı, dava konusu taşınmazın davalı Abidin tarafından 9.6.2004 tarihinde 35.000.000.000 TL.bedelle İbrahim"e satıldığını, onun da 40.000.000.000 TL.bedelle 6.10.2004 tarihinde dava dışı Hayrettin"e sattığını, bu tasarrufların pek aşağı bir fiyatla yapılan, iptale tabi tasarruflar olduğunu, iptal şartlarının oluştuğunu, taşınmazın dava dışı Hayrettin"e devredilmesi nedeniyle davalarını bedel davasına çevirdiklerini beyanla, 70.000 YTL. kaim değerin tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazların satış bedelinin ipotek bedelleri ile satış tarihindeki taşınmazın normal alım satım değerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm bozulmuş; karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Özel Dairenin bozma kararından sonra dosyaya sunulan Türkiye İ. B.......ndan alınan 9.4.2007 tarihli yazıda;
"E.. Tekstil Dek.San. ve Tic.Ltd.Şti.nin şubelerine olan kredi borçları ile ilgili olarak 90.000 YTL.nin 6.10.2004 tarihinde kasalarına girdiğinin" belirtildiği, yine aynı bankanın 27.3.2007 tarihli yazısında ise; "Bu firmanın bankalarına 9.6.2004 ve 14.6.2004 tarihleri arasında firma lehine tahsis edilen kredinin geciken iki taksidinden kaynaklanan (04.05.2006 ve 04.06.2006 vadeli taksitleri) 6.687.565.692 TL.lik borcunun 14.6.2004 tarihinde ödendiği, ilgili kredinin kalan 8 taksitinin ise 06.10.2004 tarihinde ödenerek, kredi borçlarının tamamen sona erdiği" belirtilmektedir.
Yerel mahkeme, Özel Dairenin incelemesi aşamasında dosya arasında bulunmayan ve daha sonra dosyaya ibraz edilen bu yazıları ısrar gerekçesi yaparak önceki kararında direnmiştir.
Hal böyle olunca, yerel mahkemece dosyaya bozma aşamasından sonra ibraz edilen ve Özel Dairenin denetiminden geçmeyen yeni bir belgeye dayalı olarak yeni bir hüküm kurulduğundan, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle, kurulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme hükmünün varlığından söz edilemeyeceğinden, kurulan yeni hükme yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 15.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 13.6.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.