3. Hukuk Dairesi 2020/10561 E. , 2021/1182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı ..."nın 06/01/2012 tarihinde inşaatta çalışırken elindeki metal borunun YG hattı üzerinde bulunan iletken tellere çarpması sonucu elektrik akımına kapıldığını, sağ bacağı ile sol kolunu kaybettiğini, uğradıkları maddi ve manevi zarardan davalı belediye ile davalı ... "ın sorumlu olduklarını ileri sürerek; şimdilik davacılardan ... için 100.000 TL manevi ve 50 TL maddi, ... için 25.000 TL manevi ve 50 TL maddi, ... için 25.000 TL manevi ve 50 TL maddi, ... ve ... için 17.000"er TL manevi ve ... için 16.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmişler, 14/08/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... için maddi tazminat talebini 162.812.45 TL"ye artırmışlardır.
Mahkemece; davalı belediyeye yönelik dava yargı yolu bakımından reddedilmiş, davalı ... yönünden ise dava ayrılarak ayrı esasa kaydedilmiştir.
Birleştirilen 2015/598 Esas sayılı davada; davacı ..., asıl davada alınan bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 179.045,46 TL maddi tazminatın davalı ... "tan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... ; olayın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığını, inşaat sahibi ile davacının kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; maddi tazminat istemi yönünden asıl ve birleşen dava birlikte değerlendirilerek, davanın kısmen kabulü ile davacılar ..., ... ve ... için toplam 341.907,91 TL maddi tazminatın, davacılardan ... için 60.000 TL, ... ve ... için ayrı ayrı 10.000’er TL, ..., ... ve ... için ayrı ayrı 5.000 "er TL olmak üzere toplam için 95.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 07/05/2018 tarihli ve 2016/14499 Esas 2018/4698 Karar sayılı ilamla; bilirkişi raporları arasındaki kusura ilişkin çelişki giderilmesi için yeniden bilirkişi raporu alınması ve tazminat miktarlarının bu rapora göre yeniden belirlenmesi, ayrıca sadece davacı ... lehine sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi gerekirken, davacılar Yaşar ve Saadet yönünden de iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmadan sonra birleştirilen 2020/38 Esas sayılı davada; davacı ..., asıl davada bozma sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 131.044,52 TL maddi tazminatın davalılar ... ve ..."den tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; bozma sonrası alınan kusur ve hesap raporu doğrultusunda, davacının iş göremezlikle ilgili maddi zararının toplam 472.952.43 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle; asıl davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulü ile 50 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... "dan alınarak davacı Hamzaya verilmesine, davacılar ... ve ... yönünden maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat isteminin ise bozma ilamı kapsamında olmaması nedeniyle bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen 2015/598 Esas sayılı davanın kabulü ile 341.857,91 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."tan tahsiline, birleşen 2020/38 esas sayılı davanın kabulü ile 131.044,52 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Bilindiği üzere, mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması sonucunda, bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak”olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir(09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozma kararında gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.
Bundan ayrı, HMK"nın 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece uyulan bozma ilamında; çelişkiyi giderecek kusur raporu alınması ve ulaşılacak sonuca göre, tazminat miktarları hakkında hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla, karar; önceki raporlar arasında çelişkinin giderilmesi ve davacı ..."nın bölüşük kusurunun var olduğunun belirlenmesi halinde maddi ve manevi tazminat taleplerinin yeniden belirlenmesi için bozulmuştur. Buna göre, mahkemece; asıl davada talep edilen manevi tazminatlar hakkında, yeniden hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, bozma öncesi yapılan yargılamada alınan ilk hesap raporuna göre tazminat miktarının % 50 kusur oranına göre 162.862,45 TL olarak belirlendiği, davacı tarafından bu miktar esas alınarak asıl davanın ıslah edildiği, daha sonra alınan rapora göre tazminat miktarının toplam 359.903,07 TL, davacının % 5 kusuruna göre 341.907,91 TL hesaplandığı, davacı tarafın bakiye kısım yönünden 2015/598 Esas sayılı birleşen davayı açtığı, ilk hükümde birlikte değerlendirilmek suretiyle her iki davanın kabul edildiği, davacı tarafın kabul edilen miktar yönünden hükmün onanmasını talep ettiği, bu şekilde söz konusu toplam tazminat miktarı yönünden davalı lehine usuli bir kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde, mahkemece; uyulan bozma kararı doğrultusunda, bozma öncesi belirlenen toplam 359.903,07 TL tazminat miktarı üzerinden, belirlenen kusur oranları dikkate alınarak, birbirinden bağımsız olan asıl ve birleşen 2015/598 Esas sayılı davalarda talep edilen maddi tazminatlar hakkında ayrı ayrı karar verilmesi, bozma sonrası güncel verileri dikkate alarak tazminat miktarını artıran bilirkişi raporu sonucunda açılan ve işbu davalar ile birleştirilen 2020/38 Esas sayılı davanın reddine karar verilmesi gerekirken; gerek davalı yararına oluşmuş olan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek birleştirilen 2020/38 Esas sayılı davanın da kabulüne karar verilmiş olması, gerekse asıl davada ıslah edilen tazminat tutarının birleştirilen 2015/598 Esas sayılı davada hüküm alına alınmış olması da, usul ve yasaya aykırı bulunmuştar.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.