14. Hukuk Dairesi 2016/12604 E. , 2017/3889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.03.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 18.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.05.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı, kendisininde paydaş olduğu 234 parsel sayılı taşınmazda paydaşlardan... ve..."in ve...nın 19.08.2013 tarihinde paylarını ..."e sattığını ileri sürerek, şufa hakkını kullanmak suretiyle tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili yapılan satışın gerçek bir satış olmadığını satıcılardan ..."in eşi, ..."nin baldızı olduğunu, yakın akrabalar arasında yapılan satışlarda şufa hakkının doğmayacağını, davacı ile davalı arasında enişte kayınbirader ilişkisinin bulunduğunu, satıcıların maliki oldukları 226 parsel sayılı taşınmazı satmak istediklerinde kendilerine Tarım Arazilerini Koruma Kanunu nedeniyle maliki bulundukları 234 ve 101 parsel sayılı taşınmazları da satmaları gerektiğinin söylendiği, bunun üzerine 226 parsel sayılı taşınmazın satışını yapabilmek için dava konusu 234 parsel sayılı taşınmazın müvekkili ..."e, 101 parsel sayılı taşınmazı ise satıcı...nin oğlu ...e devir ettiklerini, ancak bu satışların gerçek bir satış olmadığını, karşılığında herhangi bir bedel alınmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 5403 sayılı yasada 30/04/2014 tarihinde yapılan değişiklik sonucu maliki oldukları dava konusu taşınmazın satışını gerçekleştirme amaçlı mecburen satışının yapıldığı dava dışı...ve... ile davalı arasında yapılan satış işlemi davacıya önalım hakkı tanıyan gerçek bir satış işlemi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişitir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Türk Medeni Kanunu’nun 733/4. maddesi gereğince önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığı ile bildirilmesi hak düşürücü sürenin başlaması bakımından zorunludur.
Somut olayda; dava konusu payı satan dava dışı... davalının eşi,... davalının baldızıdır. 27/03/1957 tarih 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, müşterek mülkün hissedarının, hissesini karı ve kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik etmesi halinde şeklen satış akdi bulunsa bile hakikatte satıştan gayri miras hukukuna müteferri maksatların veya hibe gibi mülahazaların hakim olduğu ahvalde Medeni Kanunun hakiki satışlarda kabul eylediği şufa hakkının cereyan etmeyeceğini karara bağlamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/02/2012 gün ve 2011/6-762 Esas, 2012/56 sayılı ilamı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/04/2011 gün ve 2011/6-38 Esas sayılı 2011/225 Karar sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/6-164 Esas ve 2011/245 sayılı ilamı da gözönüne alınarak satışın satış tarihi itibariyle doğrudan mirasçılar arasında yapılması gerekmeyip, temlikin taraflarının akraba olmasının yeterli olduğuna karar verilmiştir.
Yukarıda değinilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun Kararları dikkate alındığında tarafların akraba oldukları, yapılan satışın gerçekte bağış olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken 5403 sayılı yasada 30/04/2014 tarihinde yapılan değişiklik sonucu maliki oldukları dava konusu taşınmazın satışını gerçekleştirme amaçlı mecburen satışının yapıldığı dava dışı ...ve ...ile davalı arasında yapılan satış işlemi davacıya önalım hakkı tanıyan gerçek bir satış işlemi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nun 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.