Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/13022 Esas 2017/1906 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13022
Karar No: 2017/1906

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/13022 Esas 2017/1906 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, icra takibi sırasında hatalı işlem yapıldığı gerekçesiyle oluşan zarar nedeniyle Hazine'den tazminat istedi. Ancak mahkeme, icra takibinin halen devam ettiği ve borçlunun başka taşınmazları olduğu için davacının alacağını başka yolla tahsil edebileceğini belirterek davanın reddine karar verdi. Davacı, bu karara temyiz etti ancak temyiz itirazları reddedildi.
Kanun Maddeleri: Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi.
20. Hukuk Dairesi         2016/13022 E.  ,  2017/1906 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14/02/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile davalı Hazine vekili Av....geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:


    K A R A R

    Davacı vekili, 26/04/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile, davacının... İcra Müdürlüğünün 2009/507 sayılı icra takip dosyası ile borçlu ... hakkında alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, ..."e ait taşınmazlara haciz konulduğunu, bir kısım taşınmazlardaki hacizlerin daha sonra kaldırıldığını, ancak 1540 ve 1541 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 211 sayılı parsel üzerindeki haciz devam ettiği halde,... Tapu Müdürlüğünce tamamen hukukî dayanaktan yoksun olarak 1540 sayılı parsel üzerindeki haczin kaldırıldığını ve taşınmazın ..."e satıldığını, yapılan bu hukuksuz işlemin... Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/465 - 2012/347 sayılı kararı ile sabit hale geldiğini bildirerek, tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmasından kaynaklanan zarar nedeniyle Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000.-TL"nin zarar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, icra dosyasının halen derdest olduğu, takibin devam ettiği, borçlunun başkaca taşınmazları bulunmasına rağmen alacaklı vekilinin talebi gereği bunların takip konusu olmaktan çıkarıldığı gibi, alacaklı tarafça ileri sürülmüş geçici veya kati aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından, bu aşamada takibin semeresiz kaldığı ve alacağı başka türlü tahsil etme imkanının bulunmadığı sonucuna varılamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacı alacaklı ... tarafından, dava dışı borçlu ... hakkında... İcra Müdürlüğünün 2009/507 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlu adına kayıtlı 1540 sayılı parselin kamulaştırma öncesi geldisi olan 211 sayılı parsel üzerinde haciz şerhi bulunduğu halde, tapu sicil müdürlüğünün hatalı işlemi nedeniyle şerhin kaldırıldığı ve taşınmazın 22.12.2010 tarihinde üçüncü şahsa satıldığı, tapu görevlisinin sulh ceza mahkemesinin 2011/465 - 2012/347 sayılı dosyasında göreve yeni başlaması ve suç kastı bulunmaması nedeniyle beraat ettiği, tapu müdürlüğünce hatalı işlem yapıldığı sabit olmakla beraber, borçlu hakkında icra takibinin devam ettiği, suç tarihinden sonra icra hukuk mahkemesi tarafından alacaklı vekiline borçlunun pay sahibi olduğu başka taşınmazlarda ortaklığın giderilmesini istemesi konusunda yetki verildiği anlaşılmaktadır.

    Bu durumda; 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zarardan devletin sorumlu olabilmesi için icra takibinin semeresiz kalması ve davacının alacağını başka türlü tahsil edebilme imkanının bulunmaması gerektiğinden, mahkemece bu aşamada davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1480,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 07/03/2017 günü oybirliği ile karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.