15. Hukuk Dairesi 2012/2356 E. , 2012/7573 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, alacağın tahsili istemiyle açılmış; mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında 07.07.2010 tarihli ve “İnşaat Yapım Sözleşmesi” başlıklı adî yazılı sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme, niteliğince 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi hükmünde tanımlanan bir “eser” sözleşmesidir. Davacı, yüklenici; davalı ise iş sahibidir.
Sözleşmenin konusu, sözleşmenin birinci (1.) maddesinde açıklanmış olup; davalının tapulu taşınmazına, davacı tarafından kümes ve bakıcı evi inşaat işinin yapılmasıdır. İş bedeli, sözleşmenin 5. maddesi hükmünde gösterilmiş olup; inşaatın brüt maliyet bedelinin %10’u tutarında kararlaştırılmıştır. Davada; davalı iş sahibi tarafından haksız olarak sözleşmenin davacı yanca ifasına olanak verilmediği, bu kapsamda işin davacı tarafından yapılmasının engellendiğini ileri sürerek; 3.000,00 TL malzeme bedeli ve 7.000,00 TL de kâr payı olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin tahsili istenmiş ve 07.01.2012 tarihinde ise, ıslah yolu ile dava değeri artırılarak 36.562,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi dava edilmiştir.
818 Sayılı BK’nın 356. maddesinin yollaması ile aynı Kanun’un 325. maddesi gereğince, eser sözleşmesinin iş sahibi tarafından haksız olarak feshi durumunda; yüklenici, olumlu zarar kapsamında iş sahibinden kâr kaybını talep edebilir. Somut olayda ise, tanık açıklamaları değerlendirildiğinde; davacı yüklenicinin temin etmediği halde bazı malzemeleri davalı adına satın almışçasına fatura düzenleyip davalı iş sahibine gönderdiği ve birçok defa buna benzer işler yapması sebebi ile davalının itirazda bulunduğu, itirazlarında da haklı olduğu sonucuna varılmaktadır. Örneğin zemin etüdü yapılması ve su kuyusu açılması işleri ile ilgili 15.09.2010 tarihli ve 202032 numaralı, 21.07.2010 tarihli ve 202024 numaralı, 07.09.2010 tarihli ve 202031 numaralı faturalar “Uralsu” ünvanlı şahıs şirketi tarafından davalı muhataplı olarak keşide edilmiş olduğu ve şirket sahibi Barış Ural tarafından tanık olarak yeminli açıklamasında faturalardaki iş bedelinin davalıdan tahsil edildiği bildirildiği halde; mahkemece, bu husus değerlendirilmemiştir. Diğer yandan, bilirkişi de belirtilen faturaların konusu olan işler davacı tarafından yapılmışçasına iş bedelinin belirlenmesine esas alınmıştır. Davacı da, sözü edilen faturaları delil listesinde göstermiş ve faturadaki işlerin kendisi tarafından gerçeğe aykırı olarak yaptırıldığını ileri sürmüştür. Davacı yüklenicinin bu tutum ve davranışları “güven sarsıcı” niteliktedir. Oysa, eser sözleşmelerinde
esas olan tarafların karşılıklı olarak birbirlerine güven duymalarıdır. Tarafların güven sarsıcı işlem ve davranışlarının ortaya çıkması durumunda; yanlar arasında uyuşmazlıklar oluşur ve sözleşmenin ifası çoğu zaman imkânsızlaşır. Somut olayda da; davacının güven sarsıcı işlem ve davranışları karşısında iş sahibi sözleşmeyi “geriye etkili sonuç doğurur şekilde” fesh etmesinde haklıdır. Sözleşmenin feshinde tamamen kusurlu olan davacı yüklenici, davalıdan kâr kaybı isteyemez. Tüm bu sebeplerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken; mahkemenin, yerinde olmayan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 03.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.