22. Hukuk Dairesi 2017/13294 E. , 2018/12716 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 03.09.2008 – 27.08.2013 tarihleri arasında en son davalı şirketin ...’de bulunan işyerinde ambar sorumlusu olarak kesintisiz çalıştığını, iş akdinin 27.08.2013 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek fazla çalışma, haftat tatili ücreti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının şirketteki görev tanımı itibariyle toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında beyaz yaka işçiler arasında yer aldığını, talep konusu alacaklara hak kazanmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ortalama olarak haftanın 5 günü 8.00-17.30 saatleri arasında, ayrıca cumartesi günleri 8.00-12.30 saatleri arasında çalıştığı, hafta içi bir saat, cumartesi günleri ise yarım saat ara dinlenmesi düşüldükten sonra haftalık fiili çalışma süresinin 46,5 saat olduğu ve haftada 1,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiş ise de, taraflar arasındaki iş sözleşmesindeki düzenlemeye göre yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışma karşılıklarının ödenen ücrete dahil olduğu, buna göre davacının yıllık bazda yaptığı toplam 78 saatlik fazla çalışma karşılığının da ücrete dahil bulunduğu dikkate alınarak mahkemece, fazla çalışma alacağının reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin "Çalışma Süresi, Fazla Çalışma ve Tatil Günleri Çalışması"na ilişkin 4. maddesinde, çalışma süresinin 45 saat olduğu, çalışanın işin gerektirdiği ve işverenin talep ettiği durumlarda yasal koşulları çerçevesinde fazla çalışma yapmayı, genel tatil, ulusal bayram ve hafta tatili günlerinde çalışmayı peşinen kabul ettiği düzenlenmiştir. Madde devamında "Ücretlendirilecek fazla çalışmalar ve genel günleri çalışmaları işverenin talebi ile şirket prosedürlerine göre yapılacak çalışmalardır. İşverenin yazılı talebi olmadan veya önceden onayı alınmadan ve işveren şirketin prosedürleri uygulanmadan çalışanın kendi isteği ile fazla saatlerle çalışması, görevini normal saatlerde yerine getirme sorumluluğunun devamı olarak kabul edileceğinden bu tür çalışmanın ayrıca ücretlendirilecek fazla çalışma sayılamayacağı, bu tür fazla saatlerle çalışmanın karşılığının aylık ücretin içinde olacağı çalışan tarafından kabul ve taahhüt edilmiştir" ifadesine yer verilmiştir. Sözleşmenin "Ücret, Ödeme Zamanı ve Şekli" başlıklı 4. maddesinde ise, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili ücretlerinin kararlaştırılmış ücretin içinde olduğu ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi ilgili maddelerde açıkça fazla çalışma ücretinin kararlaştırılmış ücret içerisinde bulunduğu yönünde bir düzenleme yoktur. Bu sebeple mahkemece yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışma karşılıklarının ödenen ücrete dahil olduğunun kabulü hatalıdır.
Ayrıca, dosyaya ibraz edilen birkısım e-mail yazışmalarında davacının farklı aylara ilişkin çalışma saatleri ile bu saatlere ilişkin olarak fazla çalışma karşılığının denkleştirme izni olarak kullanılacağı belirtilmiş ise de, bu izinlerin kullanılıp kullanılmadığı, işyerinde denkleştirme usulünün uygulanıp uygulanmadığı anlaşılmamıştır. Mahkemece davacı vekilinin delil listesinde belirtmiş olduğu şirketin personel işleriyle ilgili birimi tarafından davacıya gönderilen denkleştirme izni hesaplamalarıyla ilgili bilgiler içeren elektronik postalar ve denkleştirme iznine ilişkin belgeler davalıya sorularak, davalı tarafından gönderilip gönderilmediği ve denkleştirme izni kullanılmadığının araştırılması gerekir. Sonuca göre, davalı tarafından gönderildiğinin ve denkleştirme izninin kullanılmadığının anlaşılması halinde işveren tarafından belirtilen bu saatlerin de fazla çalışma hesabında dikkate alınması gerekmektedir. Davacı vekili tarafından ibraz edilmiş elektronik posta bulunmayan diğer çalışma dönemi bakımından ise, tanık beyanları esas alınarak hesaplama yapılması gerekir. Bu sebeple, mahkemece yazılı şekilde aksi yönde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.