
Esas No: 2017/1218
Karar No: 2017/3803
Karar Tarihi: 08.05.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1218 Esas 2017/3803 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 07.11.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 16.01.2017 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların birlikte malik oldukları 304 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ..., davaya bir diyeceğinin olmadığını, taşınmazın satılmasını istediğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan Hazine vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan herkes davada taraf ehliyetine de sahiptir. Aynı kanunun 51. maddesine göre de, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 4721 sayılı TMK’nın 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı kanunun 10. maddesine göre de ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.1976 günlü ve 477/12 sayılı kararına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Kısıtlanan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetini haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının kısıtlı olduğunun mahkemece öğrenilmesi halinde re"sen kanuni mümessile tebligat yapılması gerekir.
Somut olaya gelince; dosya içerisindeki ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14.03.2014 tarihli, 2010/380-564 Esas-Karar sayılı kararıyla davalılardan ...ın kısıtlandığı, vasi olarak kendisine davalılardan ...’ın atandığı anlaşıldığından davalılar ... ile ... arasında çıkar çatışması meydana geldiği görülmektedir. Bu durumda, kısıtlı ...’ı bu davada temsil etmek üzere bir kayyım tayin edilmesi ve husumetin kayyıma yöneltilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 08.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.