14. Hukuk Dairesi 2016/13890 E. , 2017/3797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.04.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; Dairemizin bozma ilamları sonrası davanın kabulüne dair verilen 26.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine hüküm, ayrı ayrı parsellerin maliki olan kişiler geçit ihtiyacının varlığını ileri sürerek dava açtıklarından aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından HUMK"nın 46. maddesi uyarınca, davaların tefrikine karar verilmesi, her iki davacının isteğinin, diğerinden bağımsız olarak incelenmesi ve ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği hususu belirtilerek bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Dairemizin 13.05.2013 tarihli ilamında özetle; Mahkemece, dosya içerisindeki 14.12.2011 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokilerde 1 no"lu güzergah olarak belirtilen ve kırmızı renkle gösterilen yerden geçit kurulmasına karar verildiği görülmüştür. Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi kuralı gereğince aleyhine geçit kurulacak taşınmazlarına en az külfet yüklenecek şekilde ve parseller bölünmeden yani ekonomik kullanım bütünlüğü bozulmadan geçit tesis edilmesi gerekir. 1 no"lu güzergahtan kurulacak geçitin hükmü temyiz eden davalının 537 sayılı parselini ikiye böldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda 2 numaralı güzergah olarak belirtilen ve mor renkle gösterilen yerden 532 sayılı parselin tamamen doğusundan ve dereden geçilmek suretiyle 537 sayılı parselin en güney ucundan ve bu parsel bölünmeksizin doğudaki ...yoluna ulaşımın sağlanıp sağlanamayacağı, diğer taraftan 3 no"lu güzergahın bağlandığı tarla yolunun batı tarafta genel bir yola ulaşıp ulaşmadığı, bu yolun makul miktarda emek ve masraf yapılmak suretiyle iyileştirilerek kullanılıp kullanılamayacağı da bilirkişilerden sorulup ek rapor düzenlettirilerek yukarıda açıklanan alternatiflerden en uygun olanı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davanın kabulüne, hüküm bu kez de Dairemizin 01.07.2015 tarihli ilamı ile; mahkemece 578 parsel maliki aleyhine geçit kurulmasına karar verildiği halde tapuda bu taşınmazın maliki görünen “İsmet Aydoğmuş” veya ölü ise mirasçılarının davada davalı olarak yer alıp almadıkları anlaşılamamaktadır.
Bu nedenle mahkemece, hükmün infazında tereddüte neden olunmaması için, taraf teşkili usulüne uygun şekilde tamamlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece 534 parsel sayılı taşınmaz lehine, 15.11.2013 havale tarihli raporda 1. alternatif olarak gösterilen yerden 537 ve 578 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan
taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacıya ait taşınmazın genel yola ulaşabilmesi için geçit ihtiyacı içinde olduğu hususu uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece Dairemizin bozma ilamlarına uyulduğu halde gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece yapılan araştırmalar alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli değildir.
Dere yatakları kural olarak Türk Medeni Kanununun 715. maddesi kapsamına giren devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Bu özelliği itibariyle de kamu malıdır. Kamu malı olan bir yerin, kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, dere yatağı üzerinden geçit kurulamaz. Kaldı ki, geçit davalarından amaç yol ihtiyacı içinde bulunan bir taşınmazı kesintisiz olarak genel yola ulaşımını sağlamaktır. Dere yatağı tapuya tescil edilmiş bir yer olmadığından, bu şekilde kurulan geçitle de kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiş olur. Mahkemece yapılması gereken iş, yol ihtiyacı içinde olan 534 parsel sayılı taşınmaz için dere yatağı dışında bir yerden geçit alternatiflerini aramak olmalıdır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazı ve çevresindeki tüm yolları gösteren geniş pafta suretleri getirtilerek taşınmazın kuzey, güney ve batı tarafından genel yollara ulaşacak şekilde alternatif geçit güzergahlarının belirlenmesi, yapılacak keşifte yeniden değer belirlenmesi, kurulabilecek geçitlerdeki parsel malikleri davada taraf değilse taraf olmaları sağlanmalı sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan şekilde araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.