11. Hukuk Dairesi 2017/2158 E. , 2018/7608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21.12.2016 tarih ve 2015/261 Esas-2016/403 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.04.2017 tarih ve 2017/286-2017/296 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin, 09 ve 36. sınıf ürün ve hizmetleri içeren, "..." esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketçe yapılan 2014/43439 sayılı "... ....." ibareli, 39. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna, iltibas ve tanınmışlık vakıa ve hukuki sebebine dayanılarak yapılan itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ... YİDK’nın 2015-M-6940 sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, başvuruda ve davacı markalarında yer alan “...” ibaresinin başvurudaki şekil ve diğer ibarelere nazaran geri planda yer aldığı, yine birçok sektörde bu ibarenin kullanıldığı, zayıf ibare olduğu, tüm bu durumlar gözetildiğinde davacının ".. ”, “......”, “...”, “Şekil+... ” ve diğer tescilli markaları ile davalının "... ... +Şekil" ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak bir iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacı markasının toplumda ulaştığı finansal hizmetler ve bankacılık sektörü yönünden tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalının bu marka başvurusuyla davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlayabileceği, tanınmış markasının itibarına, onun ayırt edici karakterine zarar verebileceği kanıtlanamadığından, 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesindeki koşulların oluşmadığı, davalı başvurusunun kötüniyetli yapıldığının ve başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın önceye dayalı hak iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve 556 sayılı KHK"nın 8/1-b ve 8/4 maddeleri koşullarının somut olayda uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/12/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.