4. Hukuk Dairesi 2013/17437 E. , 2014/3466 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 04/02/2013 gün ve 2012/2049-2013/1569 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 04/02/2013 gün 2012/2049 Esas 2013/1569 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
Davacı, davalılar tarafından adına sahte ifade tutanağı düzenlendiğini ve isminin deşifre edildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacının çevre ve orman bakanlığına ihbar mektubu gönderdiği, davacının dilekçesindeki hususların araştırılması ve inceleme raporu düzenlenmesi için bakanlık tarafından ... Orman Bölge Müdürlüğüne yazı yazdığı, yazı gereğince bölge müdürlüğü tarafından davalılardan ..."ın bu konuda soruşturmacı olarak görevlendirildiği, diğer davalının da soruşturmacının yazmanı olarak görev yaptığı anlaşılmıştır. Davacı da bu davalılara herhangi bir ifade vermediğini hakkında sahte ifade tutanağı düzenlenerek isminin deşifre edildiği iddiasıyla iş bu davayı açmıştır.
Şu durumda; Dava konusunun kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden kaynaklandığı açıktır. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır.( TC Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Mahkemece kamu görevlisi olan davalılar hakkında, kusurlarına dayanılarak açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirken onanmış olduğu anlaşıldığından, davacının karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin onama kararı kaldırılmalı ve karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 440-442. maddeleri gereğince davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04/02/2013 gün ve 2012/2049-2013/1569 sayılı onama kararının kaldırılmasına; kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve karar düzeltme isteyen davacıdan önceki onama kararımızla alınan harç ile peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle çoğunluk kararına katılmıyorum.03/03/2014