Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17435
Karar No: 2017/3783
Karar Tarihi: 08.05.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/17435 Esas 2017/3783 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/17435 E.  ,  2017/3783 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.09.2011 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
    Davacı Hazine vekili; Tapulama Mahkemesinde 162 parsel sayılı taşınmaz hakkında görülen tespite itiraz davası neticesinde anılan parselin 86 m2"lik kısmının tespit dışı bırakılmasına karar verildiğini, Hazine tarafından, 162 sayılı parselin deniz yönündeki 766 m2"lik alana müdahale edilmesi nedeniyle üçüncü kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının yargılaması sırasında, 162 sayılı parselin imar uygulaması ile 9963 ada 1, 2 ve 3 sayılı imar parsellerinin oluşturulması ve bilahare bu düzenlemenin idari yargı yerinde iptali nedeniyle, davacı Hazineye kadastral parselin ihyası yönünde dava açması yönünde süre verildiğini, imar parsellerinin yasal dayanaktan yoksun kaldığını ileri sürerek; imar uygulamasından önceki hale (kadastral parsele) dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 16.Hukuk Dairesi"nin 31.01.2014 tarih ve 2013/12349 esas, 2014/446 karar sayılı ilamıyla "... Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 162 parsel sayılı taşınmazın davalılar adlarına müşterek mülkiyet halinde kayıtlı iken, ... Belediyesi"nin 20.07.2004 tarih ve 2004/31 sayılı kararıyla imar uygulamasına tabi tutularak 9663 ada 1, 2 ve 3 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğu ve tarafların paydaş kılındıkları, davacı Hazinenin paylarının "kumluktan ihdas"tan geldiği; ancak, anılan imar uygulaması yapılmasına ilişkin işlemin Samsun İdare Mahkemesi"nin 13.10.2005 tarih 218-1741 sayılı ilamıyla iptal edildiği ve deracattan geçmek suretiyle 01.06.2008 tarihinde kesinleştiği; davacı Hazinenin üçüncü kişi aleyhine 162 sayılı parsele bitişik deniz yönündeki, tescil harici bırakılan kumluk alana elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleriyle ikame ettiği davada verilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından bozulması üzerine, bozma kararı doğrultusunda eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilip, kararların kesinleşmesiyle imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanıksız hale gelecekleri ve yolsuz tescil durumuna düşecekleri tartışmasızdır. O halde, kadastral parselin ihyasına hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak; mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen rapor ve ek rapor arasında miktarlar itibariyle çelişkiler olup, bu çelişkiler giderilmeksizin ve de dosya içerisinde mevcut 47 sayılı kadastral parselle ilgili davada alınan fen bilirkişi rapor ve krokisinde, 9663 ada 1 sayılı imar parselinin düzenleme öncesi yol alanı ve 47 sayılı parselde kalan kısımlarının bulunduğu izlenimi edinilmekte olup, eldeki dosyada alınan raporlar ve ek raporlarda, 162 sayılı kadastral parsel dışında ve fakat dava konusu imar parsellerinin (özellikle 9663 ada 1 sayılı imar parselinin) sınırları içerisinde kalan alanlar bakımından, imar uygulaması öncesi nitelikleri ve miktarları itibariyle açıklama yapılmadığı ve bu hususlar kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulmadığı halde ve yine kumluk alanların özel mülkiyet konusu olmasına yasal olanak bulunmamasına rağmen; hükme yeterli ve elverişli olmayan rapora dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, hükme dayanak raporda (B) harfi ile gösterilen bölümün Hazine adına tescili yönünde yasalara aykırı biçimde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. Hal böyle olunca, kadastral pafta ile imar parselleri paftası çakıştırılmak suretiyle 162 sayılı kadastral pafta içerisinde kalan kısımların miktarlarının çelişkileri giderecek şekilde saptanması, yine 162 parsel sınırları dışında fakat imar parselleri sınırları içerisinde kalan alanların nitelikleri ve miktarlarının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı biçimde karar verilmiş olması isabetsizdir. Kabule göre de, 6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 36. maddesine eklenen 36/A maddesiyle "kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı Kadastro Mahkemeleri ile Genel Mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz" hükmü getirilmiş olup; somut olayda, kadastro işlemi ile oluşan kayıtların iptali değil, imar uygulaması sonucu oluşan kayıtların iptali istendiğine göre, anılan maddenin uygulama yeri bulunmadığının gözetilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmede bulunulmuş olması da doğru değildir.." şeklindeki gerekçeyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; bozma kararına uyulmakla yanlar yararına usuli kazanılmış haklar doğacağı ve mahkemece bozma kararında gösterilen ilkeler doğrultusunda soruşturma yapılmasının zorunlu hale geleceği kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
    O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği açıktır.
    Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince;
    Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1)
    Somut olayda; bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemeyeceği gibi, kurulan hükmün de çelişkili olduğu, talebi aştığı ve infaza elverişli olmadığı görülmektedir. Mahkemece, yolsuz tescil durumundaki çekişmeli imar parsellerinin sicil kayıtlarının iptaline karar verilmemesi doğru olmadığı gibi; imar uygulamasıyla ihyası istenilen kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan çekişmeli imar parsellerinin kadastral parsel kapsamında kalan kısımları hüküm sonucunda açıkça belirtilerek, bu bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile 162 sayılı kadastral parselin ihyası ve malikleri adlarına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere infaza elverişsiz ve mükerrer sicil oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Yine; idari yargı yerinde iptal edilen imar uygulaması sırasında düzenlenen 05.10.2004 tarihli krokili beyanname uyarınca "kumluktan ihdas" olarak belirtilen ancak kayden sicil kaydı oluşturulmadan imar uygulamasına alınan A harfiyle gösterilen 10467.57 metrekarelik alanın sınırları ile dava konusu 9663 ada 1, 2 ve 3 sayılı imar parsellerinin çap sınırları çakıştırılarak, çekişmeli imar parsellerinin "kumlukdan ihdas" olarak gösterilen alan içerisinde kalan kısımları ve miktarlarının açıkça belirlenmesi ve bu kısımların özel mülkiyete konu olamayacakları da gözetilmek suretiyle anılan bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile tapudan terkinine -başka bir ifadeyle, çekişmeli imar parsellerinin özel mülkiyete konu olamayacak kısımlarının tapudan terkinine- hükmedilmesi gerekirken, çelişkili ve infaza elverişsiz biçimde ve talebi aşar şekilde tescil ve terkin kararı verilmesi de doğru görülmemiştir.
    Diğer taraftan; harç, yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücreti hususunda; taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı, davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olup, davanın açılmasına davalı gerçek kişilerin sebebiyet vermediği gözetilerek hüküm kurulması gerektiği açıktır. Öyleyse, bozma ilamında vurgulanmasına ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, somut olayda uygulama yeri bulunmayan 6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 36. maddesine eklenen 36/A maddesi uyarınca hüküm kurulması da doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi