18. Hukuk Dairesi 2015/1132 E. , 2015/15303 K.
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2014
NUMARASI : 2013/60-2014/541
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporu yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Bilirkişi kurulunca somut emsal alınan Güllük Mahallesi 5928 ada 1 ve 2 parsellerin dava konusu taşınmazla karşılaştırılması sonucunda; dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha az değerli olduğu kabul edilmek suretiyle değerlendirme yapılmış ve mahkemece de bu rapora dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
2942 Sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazın ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyaya getirtilen kayıtlara göre; dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas asgari m² değeri 30,86 TL, emsal alınan taşınmazların asgari m² değeri ise 16,06 TL dir. Emlak vergi değerleri bakımından dava konusu taşınmazın değeri, emsal olarak alınan taşınmazdan daha fazla olduğunu göstermektedir. Buna göre dava konusu taşınmazdan emsal taşınmazın iki kat kadar değerli olduğu kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde yeterli, inandırıcı ve somut gerekçelere de dayandırılmayan rapora dayanılarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
-2-
Mahkemece, emsal taşınmazın dava konusu taşınmaz için uygun emsal olamayacağı ve yanıltıcı sonuçlara götüreceği dikkate alınarak yeniden araştırma yapılarak dava konusu taşınmaz ile karşılaştırmaya uygun farklı bir emsal tespit edilip tapu kayıtları, imar durumları ve emlak vergisi yönünden yukarıdaki açıklanan ilkeye uygun olarak bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmelidir.
2-Dava konusu taşınmazlardan 1755 ve 1756 parsel sayılı taşınmazlarda kamulaştırmadan artan kısımda bariyer ve çit yapılması nedeniyle değer kaybı verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de ayrıca bunun dışında inşaat alanının az olduğu vs. gibi yerinde olmayan gerekçelerle 1755 parselde %5, 1756 parselde %3 oranında değer kaybının da ilave edilmesi suretiyle değerlendirme yapılması,
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden tarihten itibaren karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekmekte olup mahkemece, faiz başlangıç tarihi infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açıkça belirtilmeden ve faizin bitiş tarihinin karar tarihi olduğu da açıklanmadan hüküm kurulmuş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 26.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Karşılaştırıldı E.E