"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "sendikal tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.09.2004 gün ve 211-490 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 16.06.2006 gün ve 30125-21521 sayılı ilamı ile,
(...Davacı Türkiye D..G... İş sendikası üyesi iken çalıştığı tersanenin askeri makamlara devredilmesi nedeniyle sendika değiştirmeye zorlandığını ve işverenin bu davranışlarıyla işçiler üzerinde sendikal baskı kurduğunu belirterek tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı işveren savunmasında, davacıya sendikadan ayrılmak hususunda baskı uygulanmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme isteği hüküm altına almış, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Sendikalar Yasasının 31. maddesinde, "...işçiler sendikaya üye olmaları veya olmamaları nedeniyle işten çıkarılamaz veya farklı muameleye tabi tutulamazlar.. ." denilmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tersanenin 15.11.1999 da askeri makamlara devredildiği, davacının 24.11.1999 tarihinde üye olduğu sendikadan ayrılarak Harp-İş Sendikasına aynı tarih itibariyle üyelik başvurusunda bulunduğu görülmektedir. Bu tarihe kadar sendikal baskı altında tutulduğunu iddia etmeyen davacı, iş akdinin üyelik işlemlerinin tamamlanmasından 5,6 ay sonra feshedilmesi üzerine sendikal tazminat talebinde bulunmakladır. Fesih tarihinde davacının üyelik durumu bellidir. Askeri işyeri olan tersanede Milli Savunma iş kolunda yer alan Harp- İş Sendikası Toplu İş Sözleşmesinin sona ermesinden sonra yetkili sendika durumuna gelecektir. Tersane yetkililerinin işçileri sendikasızlaştırma uğraşı içine girdikleri de iddia edilmemekledir.
Ayrıca yürürlükte olduğu ileri sürülen Toplu İş Sözleşmesinden işçilerin faydalanmaması için sendika değiştirme baskısı olduğu yönünde de kanıt getirilmemiştir.
Davacı tanığı yine işten çıkarılan bir işçi olmakla beraber sendikal baskı ile ilgili her hangi bir kanaat getirici bilgi vermemiş olup, davalı tanıkları ise işyerinde sendika değiştirilmesi ile ilgili olarak herhangi bir telkinde bulunulmadığını ifade etmişlerdir.
Sendikal tazminata karar verilebilmesi için yeterli ve inandırıcı kanıtların bulunması gerekir. Dosyada ki bilgi ve belgeler bu nitelikte olmamakla beraber mahkemenin adı geçen tazminata hükmetmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sendikal tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece istemin kabulüne dair verilen karar, yüksek Dairenin yukarıda yazılı kararı ile bozulmuş olup, direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmektedir.
1-Temyiz eden davalı vekilinin, kendisine 20.06.2006 günü tebliğ edilen muhtıradaki yedi günlük süre geçtikten sonra posta giderlerini yatırmış olmasının HUMK. nun 434/3. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddini gerektirip gerektirmeyeceği hususu, görüşme sırasında ön sorun olarak incelenip, değerlendirilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434/3.maddesinde, temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği; bunların eksik olduğunun tespiti halinde kararı veren hakim veya mahkemenin başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği ve verilen süre içerisinde tamamlamadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği hükme bağlamıştır.
Somut olayda, davalı vekiline çıkartılan muhtırada eksik giderin, belirtilen süre içerisinde "mahkeme veznesine" yatırılması değil, yer belirtilmeksizin "yatırması-getirmesi" istenilmiş olup, Yasanın aradığı biçimde ihtar yapıldığı kabul edilemez. Gerçekleşen bu durum karşısında anılan muhtıra geçersizdir. Davalı vekili, verilen süreden sonra gerekli giderleri tamamlamıştır. Bu durumda, HUMK. nun 434/3. maddesinde, hükmün temyiz edilmemiş sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin somut olayda gerçekleşmediğine oybirliğiyle karar verilerek, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
2-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.