Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/342
Karar No: 2019/62
Karar Tarihi: 14.01.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/342 Esas 2019/62 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafından icra takibine konu edilen 22 adet bononun bedelinin 2001 yılında tanıklar huzurunda ödendiği, bonoların üzerindeki yazıların davacının el ürünü olmadığı, bonoların üzerinde damga pulu olduğunu oysa 2003 yılında damga pulu uygulamasının kaldırıldığı dolayısıyla tanzim tarihi 2008 yılı gözüken senetlere 5 yıl sonra pul yapıştırılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği iddiaları ile davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talebiyle açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından korkutma iddiasıyla ilgili bu iddiayı ispata elverişli delil gösterilmemesi sebebiyle bu iddianın kabul edilmediği kararda belirtilmiştir. Ancak, davacının ikinci iddiası olan bono bedellerinin ödendiği iddiası yemin deliline dayandığı için mahkemenin yemin teklif etmemesi ve sonucuna göre karar vermemesi hatalıdır. Bu nedenle karar bozulmuştur. Kanun maddeleri ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225. ve devamı maddeleridir.
19. Hukuk Dairesi         2017/342 E.  ,  2019/62 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacı vekili, davalı tarafından icra takibine konu edilen 22 adet bononun 2001 yılında davacıdan tehditle alındığı, bonoların bedelinin 2001 yılında tanıklar huzurunda ödendiği, 10 yıl zamanaşımından sonra doldurulduğu, davalının 2001 yılından 2010 yılına kadar davacıyı görmediğine dair ceza soruşturmalarındaki ikrarı karşısında takip konusu bonoların 2008 yılında tanzim edilmesinin mümkün olmadığı, bonolar üzerindeki yazıların davacının el ürünü olmadığı, bonoların üzerinde damga pulu olduğunu oysa 2003 yılında damga pulu uygulamasının kaldırıldığı dolayısıyla tanzim tarihi 2008 yılı gözüken senetlere 5 yıl sonra pul yapıştırılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği iddiaları ile davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının imza inkârında bulunmadığı, senede dayalı hakkın zamanaşımına uğradığı iddiasının yazılı belge ile ispatlanmadığı, senedin tam doldurulmadan imza edilmek suretiyle verilmesinin hukuken geçerli olduğu, savcılık soruşturması ve sulh ceza dosyasının davacının davalıya attığı tehdit mesajı ile ilgili olduğu bu davaya yönelik bir husus bulunmadığı, senette pul bulunmasının davacının yazılı delil ile ispat külfetini kaldırmadığı savunmalarıyla davanın reddine, davacının %40 oranında kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı vekilinin senetlerin boş olarak doldurulduğunu kabûl ettiği, senetler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre senedi geçersiz hale getirecek bir tespit yapılmadığı, davacının senetlerin tehditle imzalandığına dair delil ibraz etmediği, ceza dosyalarının senede ilişkin davalar ile ilgili olmadığı, davacının kendi beyanı ile davalı ile aralarında ticari ilişkinin var olduğunu ve 22 adet senet düzenleyip verdiğini beyan ettiği, senetlerin temeli olan borcun gerçekleşmediğini ya da geçersizliğini veya sebebe bağlı olarak ödeme gibi borcu sona erdiren olgunun varlığını ispatlayacak delil öne sürmediği, senedin boş doldurulmasının mümkün olduğu, davacının senedin aradaki ilişkiye aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin yazılı belge sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, %20 oranında tazminatın davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

    Davacı, dava konusu bonoların kendisinden korkutma yoluyla alındığını buna rağmen bono bedellerinin davacı tarafından davalıya ödendiğini ancak bonoların iade edilmediğini ve yıllar sonra takibe konulduğunu iddia etmiştir. Davacı tarafından korkutma iddiasıyla ilgili bu iddiayı ispata elverişli delil gösterilmediği gibi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 39 uncu maddesi uyarınca yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya bonoları geri istemezse davacının kendisini korkuttuğuna dair iddiasından vazgeçmiş sayılır ve davacının korkutma iddiasına dayalı bono verme işlemini onaylamış sayılır. Bu bakımdan mahkemece korkutma iddiasının varit olmadığının kabûlü doğru olmuştur. Ancak davacının ikinci iddiası bu bonoların bedelinin ödendiğidir. Ve bu iddiasını ispat için yemin deliline dayanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 ve devamı maddeleri uyarınca, Mahkemece, “davacı tarafından davalıya dava konusu bono bedellerinin ödendiği” vak’ası ile ilgili olarak yemin teklif edip etmeyeceği hatırlatılıp yemin teklif ederse usûlü işlemler bu yönde tamamlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi