22. Hukuk Dairesi 2018/3930 E. , 2018/12548 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı işyerinde aşçı yardımcısı olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sonlandırıldığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonucunda davacının iş akdinin ihale süresini bitimi sebebiyle feshedildiği ve haklı feshin olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 29.09.2014 tarihli ve 2014/13844 esas, 2014/18297karar sayılı ilamı ile; " Davacının haftanın 3 günü 2,5 saat mesai yaptığı durumda, normal mesainin 08.00-16.00 olması nedeniyle, saat 08.00-18.30 arası 10,5 saat çalıştığı, ara dinlenmesinin 1 saat olması nedeniyle 9,5 saat mesai yaptığı, haftada 3 gün böyle çalışması nedeniyle mesaisinin 28,5 saat; yine haftanın geri kalan 3 günü 08.00-16.00 arası 8 saat çalışıp yarım saat ara dinlenmesi ile 7,5 saat mesai yaptığı ve 3 günlük mesaisinin de 22,5 saat; ikisinin toplanması sonucunda, haftalık mesaisinin de 51 saat olduğu görülür. Bu süreden yasal çalışma süresi olan 45 saatin indirilmesiyle haftalık, fazla mesaisinin 6 saat olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında bilirkişinin, fazla çalışılan süre yönünden ara dinlenmesi düşmeden yaptığı hatalı hesaplamanın, hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir.
Davacı alt işveren nezdinde aşçı yardımcısı olarak çalışmaktadır. Dinlenilen davacı tanıkları, davacının hafta içi ve hafta sonu çalıştıklarını beyan etmelerine rağmen haftanın kaç günü çalıştığı yönünden bir beyanda bulunmamışlardır. Ancak davalı tanığı ..., bir önceki işveren .... şirketi yöneticisi olarak, açık ve net olarak davalı işyerinde Pazar günü tatildi diyerek hafta tatilinde çalışma olmadığını bildirmiştir. Bu durum karşısında davacının hafta tatili alacağını ispat edemediğinden bu talebin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
Davalı ... AŞ, tarafından bilirkişi raporundan sonra, davalı işyerinde 31.12.2009-05.02.2012 tarihleri arasında taşeronluk yapan, dava dışı .... Teklas Kauçuk Şirketince davacıya yapılan kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerini gösterir 5.2.2012 tarihli ibraname sunulmuştur. Mahkemece, bu ibranameler hiç sunulmamış gibi, ibranamede belirtilen miktarların ödenip ödenmediği hususu hiç araştırılmadan hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Borcu sona erdiren bu tür belgelerin, yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün olup, mahkemece ibranamede gösterilen miktarların davacıya ödenip ödenmediği, yeni Borçlar Yasası’nın yürürlüğünden önce düzenlenmiş olması nedeniyle, şirket kayıtları incelenmek suretiyle belirlendikten sonra çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir." gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma sonrası yargılama neticesinde, bozma ilamı doğrultusunda yeniden karar verilmiştir.
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verilmiş olmasına göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K,).
Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır.
Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu sebeple bozma kararından sonra da Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır. Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 esas-604 karar ve HGK. 2012/9-851 esas 2012/705 karar 10.10.2012 sayılı kararlarında da bu ilkeler aynen kabul edilmiştir.
Somut olayda mahkeme tarafından hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme sonunda bozma kapsamı dışında kalan yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil ücreti talepleri hakkında da açıkça hüküm kurulması gerekirken hüküm fıkrasında bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 3. madde 2. fıkraya göre müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.
Dosya içeriğine göre, davalılar yönünden ret sebebi aynı olmasına karşın davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 21.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.