22. Hukuk Dairesi 2018/4810 E. , 2018/12536 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından yapmış olduğu davranışın belirli işlerin yapılmasında ilk amirinden aldığı emre kasten ve sebepsiz yere uymamak fiilini işlediğinin tespit edildiği gerekçeleriyle feshedildiğini, feshin haklı ve geçerli bir sebebe dayanmadığını, feshin gerçek sebebinin davacının sendika üyesi olması ve sendikal faaliyetlerde bulunması olduğunu ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, ayrıca 6356 sayılı Kanunu’nun 25/4-5 maddesi gereğince davacının bir yıllık brüt ücreti tutarından az olmamak kaydıyla sendikal tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı ve geçerli nedenle feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine, davacının davalı şirketteki işine iadesine, işe başlatılmama halinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının davacının dört aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, ayrıca feshin sendikal sebeple yapıldığının kabulü ile sendikal tazminat miktarının 6356 sayılı Kanunun 25/4. maddesi uyarınca işçinin 1 yıllık ücret tutarı olarak tespitine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, dosyadaki delillere göre davalı işverence yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı, iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği anlaşıldığından mahkemece feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve sendikal tazminata karar verilmiş olması nın dosya içeriğine uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusu HMK’nun 353/1-b, 1 maddesi gereğince esastan reddedilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının iş sözleşmesinin haklı veya geçerli sebeple feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun"un 25/II. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Yargılama sırasında bu sebeplerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık, işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun"un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin amiri tarafından kaynak tamir bölümünde tamir edilecek borulara yer açmak maksadıyla görevi nedeniyle verilmiş olan talimatı yapmadığı, ayrıca amiri tarafından bu konu hakkında kendisinden savunma istenmesine karşın tutulan tutanağı yırtıp attığı, daha sonra verdiği savunmada her ne kadar "Sorumluğu dışında olan makineyi kullandırılmak istendiğini belirtmiş" ise de bunun doğru olmadığı, zira 24.10.2015-12.12.2015 tarihleri arasında işletmede verilen eğitim ve bunu takiben yapılan sınavda 12.12.2015 tarihinde "Tavan Kaldırma ve Taşıma raylı Tavan Vinç Operatörlük belgesini" almaya hak ettiği ve bu işin görevi olduğunun görüldüğü, amirine karşı uygun olmayan davranışlar sergilediği ve defalarca uyarılmasına rağmen disiplinsiz davranışlarına gözle görülür biçimde devam etmesi sebebi ile disiplin kurulu kararı ile haklı sebeple feshedildiği bildirilmiş, davacı işçi ise tavan vinci ile boruları kaldırmasının istendiğini ancak kendisinin kaynak ustası olduğundan sorumluluğu dışında olan makinayı kullanarak kendisine ve çevresindeki arkadaşlarına zarar verme korkusuyla kullanmaması gerektiğini belirttiğini ancak sendika üyesi olması sebebi ile ustabaşının baskıyı arttırdığını istese beş dakika nefes aldırmam dediğini savunma yazısında ileri sürmüştür.
Feshe konu olayla ilgili davacının amiri tarafından tutulan tutanakta “12.08.2016 tarihinde saat 03:40"ta ben tamir olacak boruları hazır etmek için uğraşırken kaynak tamir bölümünde çalışmakta olan ..."e tamir edilecek yeni borulara yer açmak maksadıyla, tamiri biten boruların kaldırılması için talimat verdim. Fakat kendisi vinç ehliyeti olduğu halde," ben vinç kullanmam" diye verdiğim işe itiraz etti. Vincin kumandasını bıraktı, itiraza devam etti ve çalışma düzeninin aksamasına neden oldu. Bunun üzerine bu konuyla ilgili yazdığım tutanağı yırttı. İş bu tutanak, işi aksattığı ve emre itiatsiz davranışlarda bulunduğu için düzenlenmiştir. “denildiği, görgü tanığı işçi ... tarafından el yazısı ile tutulan tutanakta ise 12.08.2016 tarihinde gece davacının defalarca uyarıldığını kendisinin aralarında ne geçtiğini bilmediğini ancak usta tarafında tutulan tutanağı davacının elinden aldığını ve erkeksen elinden geleni ardına koyma dediğini bu kelimeyi iki defa söylediğini ustanın fabrikada kimseye baskı uygulamadığını davacının tutanağı yırtıp ustanın yüzüne attığını bizzat gördüğü hususu yazılmıştır.
Mahkemece dinlenen tutanak tanıklarından ..."ın “davacı kaynak tamirinde çalışıyordu, olay günü biz çalışıyorduk, davacı ustayla tartıştı, davacı kendi işe olan işi aksatıyordu, çıkan boruları kaynatmıyordu, usta başı da işini yap diye ikaz etti, halen yapmamaya devam etti, usta başı bunun üzerine tutanak tuttu, tutanağı kimin imzaladığını bilmiyorum, ancak hazırlanan tutanağı davacının da imzalamasını istedi usta başı, bunun üzerine davacı tutanağı aldı yırttı ve elinden geleni arkana koyma dedi usta başına, ondan sonra sinkaflı küfürler etti, masa sandalye vardı onlara vurarak devirdi, elinden gelin arkana koyma dedi çekti gitti, " yönünde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tutanak tanıklarından ... ise “En son olay olduğunda ben sabah işe geldiğimde davacının usta başı yanıma gelerek davacıya vinç kullanması yönünde talimat verdiğini davacının vinçi kullanmadığını, buna ilişkin tutanak tuttuğunu davacının da tutanağı yırtıp üzerine attığını söyledi. Davacıyı yanıma çağırıp neden bu şekilde davrandığını sordum. Davacıda bana gereği neyse o yapılsın dedi. Bende bunun üzerine tutanak düzenleyip evrakı insan kaynaklarına ilettim” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Duruşmada dinlenen davacı tanıkları, davacının kaynakçı olarak çalıştığını ve kendi işi olmadığından ve kaza olmasını istemediğinden vinci kullanmak istemediğini beyan etmişlerdir. Yine davacı tanıklarından Mehmet Nayim Karaca işyerinde sendikalı çalışanlara baskılar uygulandığını, ayrımcılık yapıldığını söylemiştir. Tanık Ömer Öztürk de sendikalı işçileri müdürlerin odalarına çağırarak sendikayı bırakmaları konusunda para teklifinde bulunduklarını söylemiştir.
Duruşmada dinlenen davalı tanıkları ise işyerinde sendikal sebeplerle baskı ya da ayrımcılık yapılmadığını söylemişlerdir.
Somut olayda davacı 24.06.2010 - 07.09.2016 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalışmış olup 02.12. 2013 tarihinde Türk Metal İş Sendikasına üye olmuştur. Dosya içeriği ve Dairemizce temyiz incelemesi yapılarak onanmak sureti ile kesinleşen ve sendikal sebeple feshin kabul edilmediği 2018/ 1181 Esas, ve 2018/1171 Esas sayılı dosya içeriklerine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma Genel Müdürlüğünü yazılarına göre ; Türk Metal sendikasının adı geçen davalı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak için 05/09/2016 tarihinde başvuruda bulunması üzerine 6356 sayılı Kanunun 41. Maddesi uyarınca; Bakanlığın E-Devlet kapısı üzerinden yapılan sendika üyeliği ve üyelikten çekilme bildirimleri ile sosyal güvenlik kurumuna yapılan işçi ve işyeri bildirimleri doğrultusunda alınan dökümlerde başvuru tarihi itibariyle söz konusu işyerinde 291 işçinin çalıştığı, 152 işçinin adı geçen sendikaya üye olduğunun tespit edildiği, buna ilişkin 04/11/2016 tarihli 24086 sayılı yetki tespit yazısına işveren tarafından itiraz edildiği belirtilmiştir. Ekli yetki dökümleri incelendiğinde;
30/01/2016 başvuru tarihi itibariyle;
toplam sayının 330, sendikaya üye işçi sayısının 181, oranının % 59,74 olduğu,
28/02/2016 başvuru tarihi itibariyle;
toplam sayının 295, sendikaya üye işçi sayısının 180, oranının % 61,02 olduğu,
29/03/2016 başvuru tarihi itibariyle;
toplam sayının 291, sendikaya üye işçi sayısının 177, oranının % 60,82 olduğu,
20/04/2016 başvuru tarihi itibariyle;
toplam sayının 286, sendikaya üye işçi sayısının 171, oranının %59,79 olduğu,
23/05/2016 başvuru tarihi itibariyle;
toplam sayının 272, sendikaya üye işçi sayısının 156, oranının%57,35 olduğu
05/09/2016 tarihi itibariyle;
toplam sayının 291, sendikaya üye işçi sayısının 152, oranının % 52,23 olduğu,
Görülmüştür.
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İskenderun Hizmet Merkezine davalı işyerinin 2015 yılının 12 ila 2016 yılının 9. aylarına ait göndermiş olduğu işgücü çizelgelerinden bu aylarda işyerinden ayrılan işçi sayısının 131 kişi olduğu, sendika tarafından sendika üyesi olup işyerinden ayrıldığı bildirilen işçiler arasında, bu tarihler arasında işten ayrılan işçi sayısının 26 olduğu bunlardan ikisi sendika temsilcisi olmak üzere 3 işçinin işe yeniden alındığı anlaşılmaktadır. Bu tarihler arasında işe alınan işçi sayısı 115 kişidir.
İlgili sendika, sendika üyesi olarak çalışmaya devam eden işçi sayısını 115, sendikadan istifa edip çalışmaya devam eden işçi sayısını 67, istifadan sonra tekrar üye olarak çalışan işçi sayısını 20 olarak bildirilmiştir.
Sendika tarafından bildirilen ve ilgili kurumca sendikalı oldukları bildirilen toplam 34 işçinin işten çıkarıldığı 3 ünün tekrar işe alındığı gelen müzekkere cevaplarından anlaşılmaktadır.
Davacının sendikal nedenle fesih iddiasının geçerli feshi bertaraf etme şeklinde ileri sürüldüğü, kayıtlara göre işyerinde sendikaya üye işçi oranında yıllar içerisinde bir miktar azalma söz konusu ise de, bu azalmanın feshin sendikal nedenle yaptığını ispata yeter oranda olmadığı, işyerinde sendikalı işçilerin çalışmaya devam etikleri, bazılarının yeniden sendikaya üye oldukları anlaşılmakla sendikal fesih iddiası ispatlanamamıştır.
Gerek dosyadaki bilgi ve belgeler gerekse tanık anlatımlarına göre, davacının olay tarihinde amiri konumunda olan ustası tarafından tutulan tutanağı yırtarak yüzüne attığı hususunun sabit olduğu ve bu itibarla geçerli fesih söz konusu olduğu halde, iş sözleşmesinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğundan söz edilemez. Bu itibarla, davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğinin kabulü ile, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1- Bölge Adliye Mahkemesinin ve İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 315,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.180,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine 21/05/2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.