"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.9.2004 gün ve 2003/360- 2004/301 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 13.4.2006 gün ve 2005/5612-2006/4372 sayılı ilamı ile,
(...Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlköğretim okulu müdürü olan davacı, H....... gazetesinde yayınlanan "Karanlık güçlerin öğrencilere oyunu" başlıklı yazı ile diğer bir yazıdaki "Bu militan müdür kimdir" biçimindeki başlığının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar ise yayının görünürdeki gerçekliğe uygun olduğunu ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, yayın konusu dilekçenin verildiği gün ile yayın tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında, haberin güncelliği kaybolmadan mektuptaki iddiaların araştırılması için yeterli süre bulunduğu, davalıların iddiaların doğruluğunu araştırarak doğruluğundan emin olduktan sonra yayınlamaları gerektiği, bu konuda gereken özenin gösterilmediği, gerçekliği kanıtlanmayan şikayet konusunun haberleştirildiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi"nin çanta dağıtması olayının doğru olduğu ancak dava konusu yazıda belirtildiği gibi çantada parti propagandasına yönelik yazı ve bülten olduğunun kanıtlanmadığı, gerçekliği doğrulanmayan iddialarla okuyucunun dikkati çekilerek belleğinde iz bırakacak şekilde büyük ve diğer yazılara göre siyah harflerle basılarak verilen haberde özle biçim dengesinin bozulduğu gerekçesiyle istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Kişilik haklarına saldırı, Medeni Kanunun 24. ve Borçlar Kanununun 49. maddeleri koşullarıyla sınırlı olan bir haksız eylem türüdür. Kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan zararın giderimi için her somut olayda anılan maddelerde belirtilen öğeler bulunmalıdır. Bu öğelerden biri de hukuka aykırılıktır.
Olay, basın yoluyla gerçekleştiğinde öz ve biçime ilişkin koşulların varlığı durumunda hukuka aykırılık ortadan kalkmış olur. Öze ilişkin koşullar, gerçeklik, güncellik ve kamu yararıdır. Kamu yararı öğesi, toplumsal ilgi olarak da tanımlanmaktadır. Biçime ilişkin koşul ise anlatımda ve sergilenişte dengeli davranıştır. Başka bir söyleyişle yayınlanmasında kamu yararı bulunan güncel bir haberin (eleştirinin) özle biçim arasında denge kurularak verilmesi durumunda basın sorumlu tutulamaz. Bir haber gerçek, eleştiri gerçekten yola çıkmış ve olay güncel ise dahası duyurulmasında kamu yararı varsa kullanılan sözcükler kaba, incitici, aşağılayıcı değilse hukuka aykırılıktan söz edilemez.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeninin, dersin son 5-10 dakikasında öğrencileri Cuma namazına gitmeleri için abdest almaya gönderdiği, öğrencilerin dersten çıkmalarına izin verdiği iddiası ve başka iddialar nedeniyle bir öğrenci velisi tarafından verilen dilekçeler üzerine yapılan soruşturmada ve benzer konuda davacı hakkında yapılan başka bir soruşturmada öğrenciler ve öğretmenler tarafından iddiaların doğru olduğu yönünde bilgiler verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda gerçek bir olaydan yola çıkılarak eleştiri sınırları aşılmadan güncel bir olay kamuoyuna açıklanmıştır. Bu nedenle görünür gerçeğe uygun olan yayında kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığının kabulü ile davanın reddi gerekirken, yerel mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler üzerinde durulmadan somut olaya uygun düşmeyen gerekçeyle kısmen de olsa istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 9.5.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.