
Esas No: 2018/4273
Karar No: 2018/12485
Karar Tarihi: 21.05.2018
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/4273 Esas 2018/12485 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, feshin alınan işletmesel karar çerçevesinde geçerli nedene dayanılarak feshedildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince; feshin dayanılan işletmesel nedenle uyumlu olup geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı işverence yapılan fesih işleminin işletmesel kararın uygulanmasında tutarlılık ve feshin son çare olması ilkesine aykırılık teşkil ettiği, dolayısı ile yapılan feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı konusu olup, kanuni dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkanlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel şartlarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih sebeplerinin geçerli (veya haklı) olduğunu ispatlayacaktır. Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri sebepleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olayda, davacının 25/07/2012- 25/03/2015 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde Pulling Units (kuyu tamamlama) departmanında kaynakçı (welder) olarak çalıştığı, davalı işverenlik tarafından yapılan fesih bildiriminde, şirket bünyesinde faaliyet gösteren sondaj kulelerinin çalıştırıldıkları son projelerin tamamlanması ve yeni proje alınamaması sebebi ile faaliyette olan sondaj kulesinin kalmaması, kule faaliyetlerinin sona ermesi sebebi ile sondaj kulelerinde görev alan saha personeli olmak üzere, bu faaliyetlere destek ve bakım hizmeti sunan birimde de ihtiyaç fazlası personel oluşması, tüm birimlerde de ihtiyaç fazlası personel oluştuğundan davacının görevlendirilebileceği başka pozisyonun da olmaması nedeniyle şirketçe çalışanların kıdem süreleri esas alınmak suretiyle alınan işletmesel karar doğrultusunda 3 ay süreyle teklif edilen ücretsiz iznin davacı tarafça reddedilmesi üzerine feshedildiği anlaşılmıştır.
Feshe dayanak 18.03.2015 tarihli işletmesel karar incelendiğinde, hali hazırda personele kullandırılan yıllık ücretli izinlerin kullandırılmaya devam edilmesi, ücretli izni sona eren veya ücretli izin hakkı bulunmayan personellere 3 ay süreyle ücretsiz izin teklif edilmesi, teklifi kabul edenlere ücretsiz izin kullandırılması ancak teklifin kabul görmemesi halinde ilgili personellerin iş sözleşmelerinin yasal hakları ödenmek suretiyle sona erdirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda, 2013-2015 arası dönem için bilançolar incelendiğinde işletmenin kısa süreli borcunu ödeme gücü olmadığı, işletmenin zarar ettiği, davacının iş sözleşmesinin feshinden sonra davacıyla aynı unvanda işe alım yapılmadığı, davalı tarafından gerçekleştirilen fesih işleminde ileri sürülen fesih gerekçelerinin geçerli nedene dayandığı görüşüne yer verildiği, ilk derece mahkemesince de bu rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı yanın istinaf talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda; dosya içeriğinden, davalı iş yerinde fazla mesai ve bayram mesaisi yapılmaya devam edildiği, iş sözleşmesinin feshinden önce var ise fazla çalışmaları kaldırmak, çalışma sürelerini kısaltmak, mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekilleri getirmek, işi zamana yaymak, işçiyi eğiterek başka işlerde çalıştırmak gibi yolların denenmediği, davacı işçiye sadece ücretsiz izin seçeneğinin sunulduğu, bu halde davalının petrol arama sektörünün kendine özgü çalışma kurallarının varlığı yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, davalı işverence yapılan fesih işleminin işletmesel kararın uygulanmasında tutarlılık ve feshin son çare olması ilkesine aykırılık teşkil ettiği, dolayısı ile yapılan feshin geçersiz olduğu, davalı işverence yeni işçi alımlarının yapıldığı, davacının başka bölümlerde değerlendirmeye dahi tutulmadığı ve işverence bu hususun tartışılmadığı, feshin objektif değerlendirmelere de aykırılık teşkil ettiği, yapılan feshin haklılığının davalı işverence ispatlanamadığı ve feshin son çare olması ve yeni işçi alımları dikkate alındığında çelişkili davranmama ilkesi ile de örtüşmediği gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi"nin davanın reddine dair kararı isabetsiz bulunmuştur,
Her ne kadar davalının fesihten önce tüm imkanlara başvurarak, fazla mesaileri kaldırmak ve tüm çareleri denedikten sonra, son çare olarak feshe başvurması gerekir ise de, yerinde inceleme yöntemiyle yapılan tespitlerde işletmenin mali açıdan zor durumda olduğu ve iş sözleşmesinin sona erdiği dönemde kulelerin de faal olmadığı anlaşılmış, ancak fazla mesai yapıldığına ilişkin tespitte, fazla mesainin sıklığı konusunda değerlendirmeye yer verilmemiştir.
Mahkemece, aralarında petrol arama alanında uzman bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyetinden rapor alınması, ilgili sektöre ilişkin çalışma usulünün nasıl olduğu, sürekli aynı ekiple mi çalışma yapılması gerektiği, fazla mesainin aralıklarla mı yapıldığı yoksa fazla mesai uygulamasının fesih öncesi ve fesih sonrası da dikkate alınarak süreklilik mi arz ettiği dikkate alınarak, özellikle bu hususun araştırılması gerekmektedir. Bu konuda eksiklik giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/05/2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.