20. Hukuk Dairesi 2019/5376 E. , 2020/482 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 20/06/2019 gün ve 2018/6733 E. - 2019/4296 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür.
Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 476.95.-TL para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına 05/02/2020 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili aracılığı ile açmış olduğu davada... köyü 106 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 3152,85 m²"lik kısmının tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilerek Hazine adına tescil edildiğini, iptal kararıyla müvekkilin mülkiyet hakkına müdahale edildiğini ve Devlet tarafından bedeli ödenmeksizin mülkiyet hakkının ortadan kaldırıldığını ileri sürerek, harca esas değer olarak 500 TL gösterip, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile belirlenecek maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, 07/01/2016 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesi ile ise 173.368,22 TL"nin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 173.368,22 TL maddi tazminatın 25/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemiz tarafından bu hükmün onanması üzerine Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Sayın çoğunluğun karar düzeltme isteminin reddine ilişkin kararına iştirak edemiyorum. Şöyle ki:
Dava, tapusu iptal edilen davacının TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz 2005 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında 8381,72 metrekare olarak zilyedlikle davacı adına tespit edilmiş ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir. Hazine kadastro tespitinden sonra bu tapu kapsamı içinde yer alan 39 cilt 86 sahife 14 sırada kayıtlı 3235 metrekare miktarlı mütegayip kişilerden kalan tapusunun olduğunu, bu tapunun kadastro çalışmalarında uygulanmadığını bildirerek kadastro öncesi sebebe ilişkin olarak tapu kaydını ibraz ederek belirtilen miktarlı olarak tapunun iptal edilmesini istemiş ve ... Asliye Hukuk Mahkemesince Hazinenin talebi kabul edilerek davacının tapusu kapsamında kalan 3235 metrekare kısım ifraz edilerek Hazine adına fındıklık olarak tescil edilmiştir.
Davacı her ne kadar tapusunun Hazine tarafından açılan dava sonucunda iptal edilmesi nedeniyle TMK"nın 1007. maddesi kapsamında tazminat istemiş ve bu yönde karar verilmiş ise de bu verilen karar ve Dairemizin onama kararı yerinde değildir. Burada Hazine kadastro öncesinde özel hukuk kapsamında kalan bir tapuya dayanarak 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesindeki dava hakkını kullanmıştır. Mütegayip kişilerden kalan taşınmazlar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2. maddesi gereğince zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün olmayan taşınmazlardan kabul edilmekte ise de, aynı Kanunun 16. maddesinde sayılan kamu malları arasında yer almamaktadır. Uygulamada da bu tür taşınmazlar Hazinenin özel mülkü olarak kabul edilmekte, kadastro öncesi sebeplere dayanarak Hazinenin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapu iptal tescil davası açılabileceği kabul edilmektedir. Kamu mallarından farklı olarak Hazineye süreye bağlı olmaksızın tapu iptal tescil davası açma hakkı tanınmamaktadır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Hazine özel mülkü için kadastro çalışmaları sırasında uygulanmayan tapuya dayalı olarak Kadastro Kanununun 12/3 maddesinin vermiş olduğu dava açma yetkisini kullanarak tapuyu iptal ettirmiştir. Her ne kadar Dairemizce kadastro işlemleri bir bütün olarak kabul edilmekte ve burada yapılan yanlışlıklardan TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Hazinenin sorumluluğu kabul edilmekte ise de, bu durum kadastro uygulaması ve tapunun oluşumu içerisinde yer alan Kadastro Kanununun öngördüğü bir süreçtir. Taraflar bu süreci ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde kadastro öncesi sebeplerle tapunun iptal edilebileceğini bilmektedir. Nasıl ki gerçek bir kişinin diğer bir gerçek kişiye kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren kadastro öncesi sebebe dayanarak 10 yıl içinde tapu iptal davası açması sonucunda tapusu iptal edilen kişiye TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat ödenmemekte ise, burada da aynı durum söz konusu olduğundan tazminata konu olması mümkün değildir. Bir tarafın Hazine olması bu yeri kamu malı niteliğine getirmeyeceği gibi bu yerin kanun gereği Hazineye kalmış olması da bu taşınmazı özel mülk niteliğinden çıkarmaz. Bu nedenle TMK"nın 1007. maddesi kapsamına girmeyen bir durum için davacıya tazminat verilmesi yönündeki karar ve onama kararımız maddi hataya dayandığı anlaşıldığından karar düzeltme isteğinin kabulü yerine reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatinde olduğumdan Sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 05/02/2020