17. Hukuk Dairesi 2015/10299 E. , 2018/5022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 03.02.2011 tarihinde, davalıların malik, sürücü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın, müvekkilinin sürücüsü bulunduğu araçla çarpışması sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın (davalı ... şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak üzere) davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 17.07.2014 tarihli dilekçe ile talebini 153.869,64 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili ile davalı ... mirasçıları davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile, davalı ... mirasçısı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, 153.869,64 TL tazminatın ... şirketi dava tarihinden yasal faizle ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olmak üzere diğer davalılar olay tarihi olan 03.02.2011 tarihinden yasal faizle sorumlu olmak üzere ... mirasçısı ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03.02.2011 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...
mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK."nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar ve davacının yaşı, maluliyet oranı dikkate alındığında takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.