11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/13 Karar No: 2017/295 Karar Tarihi: 16.01.2017
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/13 Esas 2017/295 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2017/13 E. , 2017/295 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
Adli emanette suça konu senedin akıbeti hakkında mahallinde karar verilmesi ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 16.01.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİDİR
Dairemizin 16/01/2017 tarih, 2017/13 Esas, 2017/295 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim. Sanığın TCK"nın 204/1, 62/1, 53 maddeleriyle cezalandırılmasına dair hükmün açıklanması suretiyle kurulan Ankara 18 Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2010 tarih 2010/724 Esas 2010/869 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır. Sanık hakkında aynı mahkemece 14/10/2010 tarih 2010/724 Esas - 2010/869 Karar sayıyla verilen hükmün CMK’nun 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasına geri bırakıldığı anlaşılmaktadır. Deneme devresi içinde sanık hakkında Ceyhan 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/11/2013 tarih 2012/198 Esas 2013/914 Karar sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 86/2, 86/3-a, 29/1, 62/1 ve 52/2 maddeleri uyarınca doğrudan 1500 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükme istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür. Kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir. Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 16/01/2017