21. Hukuk Dairesi 2019/1557 E. , 2020/490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR :1-Sosyal Güvenlik Kurumu Vek.Av. ...
2- Baykutlar Orman Ürünleri San. Ve Tic. Ltd.Şti.
Vek.Av. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen ve kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 04/06/1998-13/08/2011 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve davalı Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemenin davacının hizmet tespiti talebinin kabulü ile; davacı 5501199804777 sigorta sicil nolu ..."nun davalı Şirket nezdinde; 01/06/1998 -31/12/1998 yılları arasında 45 gün, 1999-1,2,3 dönemler arasında 117 gün, 2000 yılı 1,2,3 dönemler arasında 97 gün, 2001 yılı 1,2,3 dönemler arasında 127 gün, 2002 yılı 1,2,3 dönemler arasında 29 gün, 2003 yılı 1,2,3 dönemler arasında 68 gün, 2004 yılı 1-12 aylar arasında 119 gün, 2005 yılı 1-12 aylar arasında 187 gün, 2006 yılı 1-12 aylar arasında 179 gün, 2007 yılı 1-12 aylar arasında 165 gün, 2008 yılı 1-12 aylar arasında 180 gün, 2009 yılı 1-12 aylar arasında 75 gün, 2011 yılı 1-12 aylar arasında (01/01/2011-13/08/2011) 12 gün olmak üzere, toplam 1400 gün süre ile 506 Sayılı Yasaya tabi olarak sürekli ve kesintisiz hizmet aktine istinaden asgari ücret ile çalıştığının tespitine, davacının belirtilen tarihler arasında 1400 gün davalı kuruma bildirilmeyen eksik çalışmalarının davalı SGKB"na bildirilen diğer çalışmaları ile birleştirilmesine dair 05/10/2016 tarihli hükmü Dairemizin 23/05/2017 tarih 2016/20552 Esas 2017/4297 Karar sayılı kararı ile Mahkemece tanık beyanları dayanak alınarak davacının tespit edilen dönemde ayda 30 gün kesintisiz çalıştığı kabul edilmiş ise de dosyada bulunan imzalı ücret bordrolarına ve puantaj kayıtlarına göre davacının Kuruma bildirimlerinin yapılmış olması durumu göz ardı edilerek tanık beyanlarına göre yapılan söz konusu tespit yerinde olmadığı gibi, tanıkların davacının 2011 yılı Ramazan Ayı başında davalı işyerinden ayrıldığını beyan etmelerine rağmen bu husus üzerinde durulmadığı, verilen kararın yeterince açık ve anlaşılır olmadığı, infaz kabiliyetinin bulunmadığı, imzalı ücret bordroları
./..
ve/veya puantaj kayıtlarındaki imzalara davacının itirazı olup olmadığını sormak, itiraz edilmesi halinde davacının eli ürünü olup olmadığını tespit için imzalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırarak imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespit ettirmek, davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması halinde bu bordro ve/veya puantaj cetvellerindeki sürelerin davacıyı bağlayacağını gözönünde tutmak suretiyle, imzalı ücret bordroları ve/veya puantaj kayıtlarının olduğu dönemler yönünden aksi yönde belge ileri sürülemezse imzalı ücret bordrolarındaki süre kadar çalışmaya hükmetmek, tanıkların davacının 2011 yılı Ramazan Ayı başında davalı işyerinden ayrıldığını beyan etmiş olmaları nedeniyle davacının ne zaman işyerinden ayrıldığını netleştirmek ve infazda tereddüte yer vermeyecek şekilde hüküm kurmak gerektiğinden bahisle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak duruşmanın 11/12/2018 günlü oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile; ""davanın kabulü ile davacının hizmet tespiti talebinin kabulü ile; davacı 5501199804777 sigorta sicil nolu ..."nun davalı Şirket nezdinde; 01/06/1998 -31/12/1998 yılları arasında 45 gün, 1999-1,2,3 dönemler arasında 117 gün, 2000 yılı 1,2,3 dönemler arasında 97 gün, 2001 yılı 1,2,3 dönemler arasında 127 gün, 2002 yılı 1,2,3 dönemler arasında 29 gün, 2003 yılı 1,2,3 dönemler arasında 68 gün, 2004 yılı 1-12 aylar arasında 119 gün, 2005 yılı 1-12 aylar arasında 187 gün, 2006 yılı 1-12 aylar arasında 179 gün, 2007 yılı 1-12 aylar arasında 165 gün, 2008 yılı 1-12 aylar arasında 180 gün, 2009 yılı 1-12 aylar arasında 75 gün, 2011 yılı 1-12 aylar arasında (01/01/2011-13/08/2011) 12 gün, olmak üzere, toplam 1400 gün süre ile 506 Sayılı Yasaya tabi olarak sürekli ve kesintisiz hizmet aktine istinaden asgari ücret ile çalıştığının tespitine, davacının belirtilen tarihler arasında 1400 gün davalı kuruma bildirilmeyen eksik çalışmalarının davalı SGKB"na bildirilen diğer çalışmaları ile birleştirilmesine"" denilmiş olup gerekçeli kararın gerekçe bölümünde tanıkların davacının 2011 yılı Ramazan ayı başında davalı işyerinden ayrıldığını beyan etmiş olmaları nedeniyle ne zaman işten ayrıldığını ve infazda tereddüte yer vermemek amacıyla Bafra İlçe Müftülüğüne yazılan müzekkere ile 2011 yılının Ramazan ayı başının hangi gün olduğu sorulmuş, gelen müzekkere cevabında 2011 yılı Ramazan ayının ilk gününün 1 Ağustos 2011 Pazartesi günü olduğu bildirilmekle Yargıtay bozma ilamında bildirilen eksikliklerin giderildiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 297. ve 298. maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar (hüküm sonucu), esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm sonucu ve gerekçe bölümünün bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 11/12/2018 günlü oturumda tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın gerekçe bölümünün aykırı olduğu duruşma tutanağı ve gerekçeli kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerektiği açıktır.
./..
Öte yandan, dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait işyerinde 01/06/1998- 02/02/2000, 11/04/2000-01/12/2000, 10/01/2001-01/02/2001, 01/06/2001- 01/12/2002 ve 01/03/2003-01/08/2011 tarihleri arasında geçen çalışmalarının eksik olarak Kuruma bildirildiği, bir kısım imzalı ücret bordrolarının ve puantaj kayıtlarının bulunduğu, bunların bazılarının fotokopi bazılarının asıl belge olduğu, Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, bozmadan sonra bu belgelerdeki imzalara davacının bozma sonrasında itiraz attiği ve itiraz sonucu yapılan incelemede belgelerin bir kısmındaki imzaların kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olmadığı, bir kımındaki imzaların ise davacının eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediğinin bildirildiği, davacı, davalı, bordro ve komşu işyeri tanıklarının bozma öncesinde dinlenildiği anlaşılmaktadır.
Bozma ilamında, açıkça “tanıkların davacının 2011 yılı Ramazan Ayı başında davalı işyerinden ayrıldığını beyan etmiş olmaları nedeniyle davacının ne zaman işyerinden ayrıldığını netleştirmek ve infazda tereddüte yer vermeyecek şekilde hüküm kurmak” gerektiği belirtilmesine rağmen, yine Ramazan ayı başına göre davacının işten ayrıldığı tarih netleştirilmeden ve infazda tereddüt oluştaracak şekilde hüküm kurulduğu görülmüştür.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; tanıkların davacının 2011 yılı Ramazan Ayı başında davalı işyerinden ayrıldığını beyan etmiş olmaları nedeniyle davacının ne zaman işyerinden ayrıldığını netleştirmek ve infazda tereddüte yer vermeyecek şekilde hüküm kurmaktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Baykutlar Orman Ürünleri San. Ve Tic. Ltd.Şti.ne iadesine 04/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.