3. Hukuk Dairesi 2017/3545 E. , 2018/8369 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında 23.09.2009 başlangıç tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira bedelinin yıllık 28.350.-TL olduğunu ve ilk yıl peşin olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının 2009- 2010 yılına ait 28.350.-TL kira bedelini peşin olarak ödediğini, 2010-2011 yılına ait kira bedelinin ise yine 28.350.-TL olarak belirlenerek davalıya ödenmesi hususu bildirildiği halde davalının ödeme yapmaması üzerine aleyhine..... sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazdan sonra 2010-2011 yılı ile 2011-2012 yılına ait kira bedellerini faizi ile birlikte ödediğini belirterek bakiye alacak yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, icra takibine konu alacağın icra takibi başlatılmadan önce ödendiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, kira alacağının ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İİK"nın 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasında, takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılmasına olanak bulunmamaktadır. Takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılmayan belgenin itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılması da mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenen itirazın iptali davası, takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gerekmekte olup sonucuyla da takibin devamına etkili bir dava türüdür ve takip talebinde
./..
-2-
dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir. (YHGK"nın 14.12.2011 tarih 19-617 E, . 2011/749 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Taraflar arasında 23.09.2009 başlangıç tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kira bedelinin ilk yıl peşin, takip eden yıllarda 30 Temmuz, 30 Ağustos ve 30 Eylül tarihlerinde üç eşit taksitte ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafça ödenmeyen kira alacağına ilişkin ..... sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde ; takip dayanağının 30.05.2011, 30.06.2011, 30.07.2011 ve 30.08.2011 ödeme tarihli her ay aylık 7.087.50.-TL"lik kira alacağı olduğu, takip konusu alacağın tümüne yönelik davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, yargılama sırasında ise davalı tarafından 01.04.2013 tarihli tahsilat makbuzu ile 2011 yılı 1,2,3,4 açıklamalı toplam 35.309.22.TL kira bedeli ödendiği, 15.07.2013 tarihli tahsilat makbuzu ile 2010 yılı 1,2,3,4 açıklamalı 28.800.-TL lik ödeme yapıldığı savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece yapılan yargılama socununda; her ne kadar 2010-2011 dönemine ilişkin kira borcunun ödenmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacı takip talebinde takip dayanağının 30.05.2011, 30.06.2011, 30.07.2011 ve 30.08.2011 ödeme tarihli kira alacağı olduğunu, dava dilekçesinde ise davalının 2010-2011 dönemine ait kira bedelini ödemediğini belirtmiştir. Bu durumda, kira sözleşmesinde kararlaştırılan ödeme tarihleri ile takip talebindeki ödeme tarihlerinin aynı olmadığı görülmüştür. Takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılmasına olanak bulunmadığı hususu üzerinde durularak takibe dayanak olarak belirtilen ayların ödenmediği bildirilen 2010-2011 kira dönemine ait olup olmadığı hususu tereddüte yer vermeyecek ve davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde taraf ve Yargıtay denetimine uygun şekilde belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-) Davacı icra takibinde 28.350.-TL asıl alacak ve 8.377.31.-TL işlemiş faiz toplamı 36.727.31.-TL alacak talebinde bulunmuş ancak eldeki davada dava değerini 28.350.-TL göstererek bakiye alacak yönünden itirazın iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne.....sayılı takibe itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiştir.
HMK"nun 26/1.maddesi gereğince "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir". Mahkemece, bu madde hükmüne aykırı olarak talebin aşılması suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırıdır.
3-) Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu
....
tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2004 gün, 2004/9-508 E., 2004/562 K, 30.03.2005 gün, 2005/19-200 E., 2005/210 K; 08.06.2005 gün, 2005/19-270 E., 2005/365 K, 18.04.2007 gün, 2007/19-159 E., 2007/220 K., 04.07.2007 gün ve 2007/13-453 E.,2007/453 K.; 09.02.2011 gün ve 2011/13-29 E., 2011/56 K sayılı kararları).
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibariyle belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Takipten sonra davadan önce yapılan ödeme yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
Somut olayda; Davalı tarafından takibe konu döneme ilişkin ileri sürülen ödeme savunması üzerinde durularak başlatılan icra takibinden sonra ödeme yapılmış ise bu ödemelerin Mahkemece yapılacak hesaplamada dava tarihi itibari ile dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği hususu gözetilmeden ödeme iddialarının tahsilat sırasında dikkate alınması şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci, ikinci ve üçüncü bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....