19. Hukuk Dairesi 2016/9191 E. , 2016/15468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında 12/12/2006 tarihinde 5 yıl süreli bayilik dikey ilişkisi kurulduğunu, anlaşmaya göre davalının taşınmazı üzerinde müvekkili lehine 17 yıllık intifa hakkı tanıyacağını , müvekkilinin de davalıya 508.687 USD"lik yatırım yapılacağı ve bayilik hizmet bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından yükümlülükleri yerine getirilmesine rağmen davalıların taahhüt ettiği alım miktarı kadar akaryakıt almadıklarından sözleşmeyi ihlal ettikleri için müvekkili tarafından davalının bayilik sözleşmesinin ve ek anlaşmalarının 5 yıllık süre dolmadan 01/06/2011 tarihinde feshedildiğini ve Rekabet Kurulu"nun aldığı karar uyarınca 17 yıllık süre tamamlanmadan davalıya ait taşınmaz üzerindeki intifa hakkını da terkinine ilişkin 12/07/2012 tarihli vekaletname verildiğini, oysa ki müvekkili tarafından 17 yıllık süre için yapılacak alım taahhütü nedeniyle davalı istasyonu için 633.302 USD yatırım yapıldığını, Rekabet Kurumu kararı nedeniyle taraflar arasındaki intifa ilişkisi 17 yıllık süre dolmadan sona ermesi nedeniyle bayiye yapılan yatırımın fiilen kullanılmayan 12 yıl 6 ay 10 gün süreye tekabül eden kısmının iadesinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği olduğunu ileri sürerek 06/07/2012 tarihinden itibaren müvekkilinin söz konusu istasyondan yararlanma imkanı kalmadığından toplam yatırım dikkate alındığında yatırımın kullanılmayan süresine tekabül eden bayilik hizmet bedeli ana para tutarının fiili ödeme tarihi olan 12/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faiz ve semereleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ..."ın imzalamış olduğu garanti sözleşmesinin teminat miktarı belirli olmadığı için geçerli olmadığını, bu müvekkili açısından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği, davacının yaptığı yatırımların sözleşmesi süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğunu, davacının davalı müvekkili şirket ile olan bayilik ilişkisini 20/09/2010 tarihli yazısı ile Rekabet Kurulu kararını gerekçe göstererek haksız olarak 18/09/2010 tarihi itibariyle sona erdirildiğini ve davacının müvekkiline bu tarihten itibaren fiili olarak da akaryakıt ikmalini sonladırdığını, müvekkili şirket tarafından davacı talebi üzerine tüm demirbaşladın teslim edildiğini, davacının sözleşmenin 11/06/2011 tarihli fesih ihtarı ile feshedildiğine yönelik beyanının geçersiz olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dava sebeplerinin haklı feshe dayanan tazminat davası olmadığı, Rekabet Kurulu"nun kararı nedeniyle, sözleşmenin 17 yıl süreceği inancıyla bayilik hizmet bedeli ödedikleri ancak Rekabet Kurulu"nun kararı nedeniyle işlemeyecek süreye isabet eden kısmın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili talep edildiği, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin 5 yıllık süreli olduğu, Rekabet Kurulu kararı nedeniyle, sözleşme tarihinin 18.09.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle, 12.12.2006 olan sözleşme tarihine 5 yıl ilave edildiğinde bitmesi gereken tarihin 12.12.2011 olmasına rağmen davacı tarafça bu süre beklenilmeden sözleşmenin 18/06/2011 tarihinde feshedildiği, bu nedenle davacı tarafın Rekabet Kurulu kararına dayanarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün bulunmadığı, gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde açıkça bakiye intifa bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir. Dava tarihi itibariyle intifa hakkı henüz tapudan terkin edilmemiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. İntifa hakkı terkin edilmeden bakiye intifa bedeli istenilemeyeceğinden davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken yanılgılı gerekçelerle reddi doğru değilse de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 438/son. maddesi uyarınca hükmün belirtilen gerekçeler doğrultusunda gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 06/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.