1. Hukuk Dairesi 2015/2940 E. , 2018/15197 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.12.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asıl ... ve davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... ve davalı asıl ...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, 362 ada 15 parseldeki paylarını bir hizmetin teminatı için bedelsiz olarak davalı ..."e temlik ettiklerini, ancak davalının yapılan temliklerin nedeni olan hizmeti yerine getirmediği gibi diğer davalı ... tarafından açılan kötü niyetli şuf"a davası sonucunda davayı takip etmeyerek hükmen davalı ... adına tescilini sağladığını, temlikin hile ile gerçekleştiğini ileri sürerek tapu kaydının payları oranında iptali ile adlarına tescilini olmadığı takdirde bedelin davalı ..."ten tahsilini istemişlerdir.
Davalı ..., çekişme konusu payın, taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonu kurulması amacıyla bedelsiz olarak devredildiğini ancak diğer davalı ..."nin şufa davası açması üzerine sözleşme konusunu yerine getirme imkanının ortadan kaldırıldığını, davalı ... ise çekişme konusu payın şufa davası ile adına tescil edildiğini, davacılar ile diğer davalı ... arasındaki pay devrinin bedelsiz olup olmadığını bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 362 ada 15 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan davacı ..."in 15/35, davacı ... Yurtaslan"ın 5/35, dava dışı ..."ın ise 1/35 pay olmak üzere toplam 21/35 paylarını 09.06.2006 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik ettileri, dava dışı paydaşlar ... ve Kenan"ın da toplam 8/35 paylarını 28.04.2006 tarihinde dava dışı Erol Bülünç"e devrettikleri, davalı paydaş ... ile dava dışı paydaş..."ın ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2006/1842 Esas sayılı dava dosyası ile ... ile ... aleyhine şufa davası açarak tapu kaydının iptali ile davacılardan ... adına tescilini istedikleri, mahkemece, 29.12.2009 tarihinde davanın kabul edilerek 29/35 payın iptali ile ... adına tesciline karar verildiği, hükmün Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nce onanarak 30.11.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 13.9.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda; hile iddiası bakımından yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca; davacının dava dilekçesinde belirttiiği ... 3. Noterliği"nin 27.6.2012 tarih ve 13659 yevmiye nolu ihtarnamesinin dosya arasında alınarak davacının hileyi öğrendiği tarihin tespitiyle öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi,anılan sürede açıldığına kanaat getirilir ise esasa girilmesi ve hile bakımından taraf tanıklarının dinlenmesi, araştırma ve inceleme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.