Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/4-223
Karar No: 2007/223
Karar Tarihi: 18.04.2007

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/4-223 Esas 2007/223 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2007/4-223 E., 2007/223 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/4-223 E., 2007/223 K.

  • GÖREVSİZLİK KARARI
  • İDARİ YARGININ YETKİ SINIRI
  • RUCUAN TAZMİNAT
  • TAM YARGI DAVASI
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 428 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 7 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "rücuan tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 27.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.06.2004 gün ve 2002/894 E.,2004/334 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 31.01.2006 gün ve 2005/1251 E.,2006/330 K. sayılı ilamı ile, (...Davacı şirket, Batman Bölgesi Üretim Müdürlüğü"ne ait bulunan üretim sahaları bakım, onarım ve temizlik işlerinin dava dışı yüklenici Erdal tarafından yürütüldüğünü; yüklenici nezdinde çalışan dava dışı Sadık"ın 11/2/1996 tarihinde görev bitiminde, değişik yerlerdeki mevzilerde bulunan jandarma timlerinin koruması altındaki kampa dönerken, servis aracının teröristler tarafından yola döşenen mayına çarpması sonucunda yaşamını yitirdiğini; Sadık"ın yakınları tarafından açılan dava sonucunda tazminat ödenmek durumunda kalındığını belirterek; güvenliği sağlama görevini yerine getirmemesi nedeniyle % 75 oranında kusurlu sayılan davalı idareden rücuen tazminat isteminde bulunmuştur.

    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur. Dava sebebi anlamında, davaya konu yapılan maddi olgular; devletin genel anlamda huzur ve güveni sağlama görevine ilişkindir. Kural olarak, devletin güvenliğe ilişkin görevi asli, sürekli ve bölünemez niteliktedir. Bu görevin, hiç veya gerektiği gibi yerine getirilmediğinin ileri sürülmesi ise, sonuç olarak hizmet kusuruna ilişkindir. İdare"nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası"nın 2/1-b maddesi gereğince İdare"ye karşı ve idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Açıklanan nedenlerle, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece işin esasının çözümlenmesi; usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.(HUMK.m.7, m.428/b.2)...) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda ; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava rücuan tazminat istemine ilişkindir.

    Davacı vekili, davacı TPAO"nın Batman Bölgesi Üretim Müdürlüğü üretim sahaları bakım onarım ve temizlik işlerini yürüten müteahhit Erdal nezdinde çalışmakta olan Sadık"ın 11.2.1996 tarihinde görev bitiminde Jandarma Timlerinin koruması altındaki kampa dönerken servis aracının teröristlerin yola yerleştirdiği tahrip gücü yüksek bir mayına çarpması sonucu vefat ettiğini, müteveffa işçinin eşi ve çocukları tarafından davacı kurum aleyhine Ankara 5.İş Mahkemesinin 1996/396 Esas sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, yargılama sonunda olayda işverenin % 25, teröristlerin ise %75 oranında kusurlu olduğu belirtilerek hesaplanan tazminatın tamamını ödemeye mahkum edildiğini, Yargıtay 21.Hukuk Dairesince kararın onandığını, Devletin Anayasa"dan kaynaklanan güvenliği sağlama ödevinin zorunlu bir sonucu olan yurttaşların can ve mal güvenliğini temin etme görevini yerine getirmemesi nedeni ile sorumlu tutulması gerektiğini, davacı tarafından müteveffa işçinin eşi ve çocuklarına ödenen 12.164.450.000.-TL."nin %75"ine tekabül eden 9.123.337.500.-TL."nin ödenmesi için Diyarbakır İdare Mahkemesinde rücu davası açıldığını, Diyarbakır İdare Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğini belirterek 9.123.337.500.- TL."nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı vekili, davaya bakma görevinin İdare Mahkemesine ait olduğunu, davanın 1 (Bir) yıllık süre içerisinde açılması gerektiğini, davacı TPAO"nın işveren statüsü nedeni ile İş Kanunu"nun 73.maddesi gereğince işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak, şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü bulunduğunu ve davacının 2495 sayılı yasa gereğince özel güvenlik birimi kurarak personelin güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu, bu ödevini gereği gibi yerine getirmemesi neticesinde personelinin ölümüne neden olduğunu, olayın kampa gidiş esnasında yolda gerçekleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

    Mahkemece "Devletin anayasadan kaynaklanan güvenliği sağlama ödevi bulunduğu, yurttaşlarının can ve mal güvenliğini temin etmesi gerektiği, bu nedenle hizmet kusuru bulunduğu, davacının işçinin ölümü nedeni ile işçinin mirasçılarına ödemek zorunda kaldığı tazminatın %75 inden davalı bakanlığın sorumlu olduğu" gerekçesi ile davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece" Davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği" gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir. Dava, yargı kararı ile tazminatla yükümlü tutulan TPAO tarafından, ölen işçinin mirasçılarına ödenen tutarın, olayda güvenliği sağlama ödevi nedeniyle sorumlu olduğu ileri sürülen İçişleri Bakanlığı"ndan rücuan tahsili isteğinden ibarettir.

    Somut olayda, görevden kampa dönerken yola döşenen mayının patlaması sonucu ölen kurum işçisinin mirasçıları tarafından TPAO aleyhine tazminat davası açıldığı, kurum aleyhine verilen kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, görülmekte olan rücu davasında Adli Yargının mı, yoksa İdari Yargının mı görevli bulunduğu noktasında toplanmaktadır.

    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2.maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre idari davalar;

    -İdari işlemler hakkında açılan iptal davaları,

    -İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

    -Kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir. Ödenen tazminatın rücuan tahsili istemiyle açılmış olan eldeki davanın, yukarıda sözü edilen Kanun hükmü anlamında bir iptal davası veya idari sözleşmeden kaynaklanan bir dava olmadığı açıktır.

    Yine eldeki davanın aynı Kanun hükmü anlamında "tam yargı davası" niteliği taşımadığında da kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Çünkü tam yargı davaları; ancak, her hangi bir idari eylem ve işlemden dolayı kişisel hakkın doğrudan muhtel olması halinde ve o kişisel hakkın sahiplerince açılabilirler. Dolayısıyla, her hangi bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunması şarttır; ayrıca, bu işlem veya eylem nedeniyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olması da gerekir. Dava konusu olayda davacı vekili, rücu istemini, davalı idarenin kendisine yönelik herhangi bir eylem veya işlemine dayandırmamaktadır.

    Yine davalıya rücu edilmek istenilen tazminatın, davacının hukuki statüsü gözetildiğinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun kapsamında bir kamu alacağı olmadığı da tartışmasızdır.

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünce verilen kararlarda da, yukarıda değinilen ilke ve kurallara dayanılmak suretiyle, uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerektiğinin benimsendiği, bu benimsemeye bağlı olarak görevin adli yargıya ait bulunduğu sonucuna varıldığı ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararlarının bu gerekçeyle kaldırıldığı görülmektedir (Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 26.12.2005 gün ve 2005/95-121; 6.12.2004 gün ve 2004/84-86; 6.12.2004 gün ve 2004/91-88 sayılı kararları).

    Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu"nun 31.05.2006 tarih ve 2006/4-310-330; 31.05.2006 tarih ve 2006/4-294-327 sayılı kararlarında da benimsenmiştir. Baştan beri yapılan açıklamalar, değinilen ilkeler ve kurallar itibariyle, somut olayda davaya bakma görevi adli yargıya aittir.

    Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin gerekçesi ve sonucu itibariyle aynı yönde olan direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, yerindedir.

    Ne var ki, davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin direnme kararı yerinde olup, Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 18.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi