
Esas No: 2017/3156
Karar No: 2018/382
Karar Tarihi: 15.02.2018
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma - Nitelikli kasten öldürme - Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs - Kasten yaralama - Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne yardım etme - Silahlı terör örgütüne silah sağlama - Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma - Resmi belgede sahtecilik - 6136 sayılı Kanuna muhalefet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/3156 Esas 2018/382 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2017/3156 E. , 2018/382 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma, Nitelikli
kasten öldürme, Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs,
Kasten yaralama, Silahlı terör örgütüne üye olma,
Silahlı terör örgütüne yardım etme, Silahlı terör
örgütüne silah sağlama, Tehlikeli maddeleri izinsiz
olarak bulundurma, Resmi belgede sahtecilik, 6136
sayılı Kanuna muhalefet
09.08.2012, 02.09.2012
Hüküm : I-Sanık ... hakkında:
1-Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma
suçundan; TCK’nın 302/1, 53, 58/9, 63. madde
uyarınca mahkumiyet,
2-Nitelikli kasten öldürme suçundan (Şehit H...’e, Şehit ...’e karşı eylemi
nedeniyle ayrı ayrı 2 defa); TCK’nın 82/1 (a,c), 53,
58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
3-Nitelikli kasten öldürme suçundan (...’e, ...’a ve ...’ya karşı eylemi
nedeniyle ayrı ayrı 3 defa); TCK’nın 82/1-h, 53, 58/9,
63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
4-Nitelikli Kasten öldürmeye teşebbüs suçundan
(...’e, ...’a, ...’ya, ...’e,...’ye, ...’e ve ...’e, ...’e,...’e, ...’a, ...’e, ...’a, ... ’a, ...’a, ...’a, ...’e, ...’e, ...’e, ...’e, ...’a, ..’a, ...’a ve ...’a karşı eylemi
nedeniyle ayrı ayrı 23 defa); TCK’nın 82/1 (a,c), 35/2,
53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
5-Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan
(...’na karşı eylemi nedeniyle);
TCK’nın 82/1-g, 35/2, 53, 58/9, 63. maddeleri
uyarınca mahkumiyet,
6-Olası kastla yaralama suçundan (İsmail Güler’e
karşı eylemi nedeniyle); TCK’nın 86/1-3(e), 3713
sayılı Kanunun 5, TCK’nın 21/2, 53, 58/9, 63.
maddeleri uyarınca mahkumiyet,
7-Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması
suçundan; TCK’nın 174/1-2, 3713 sayılı Kanunun 5/2,
TCK’nın 52/2-4, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca
mahkumiyet,
8-Resmi belgede sahtecilik suçundan; TCK’nın 204/1,
3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 53, 58/9, 63.
maddeleri uyarınca mahkumiyet,
9-6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan; 6136 sayılı
Kanunun 13/1, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın
52/2-4, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
II-Sanık ... hakkında:
1-Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
suçundan; TCK’nın 302/1, 53, 58/9, 63. maddeleri
uyarınca mahkumiyet,
2-Nitelikli kasten öldürme suçundan (Şehit ...’e ve ...’e karşı eylemi
nedeniyle ayrı ayrı 2 defa); TCK’nın 82/1 (a,c), 53,
58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
3-Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan
(...’e, ...’a, ...’ya,....’e, ...’ye, ...’e,....’e, ...’e, ...’e,....’a, ...’e, ...’a,...’a, ...’a, ...’a, ...’e, ...’e, ...’e,
...’e, ...’a, ...’a, ...’a ve ...’a karşı eylemi nedeniyle
ayrı ayrı 23 defa); TCK’nın 82/1 (a,c), 35/2, 53, 58/9,
63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
4-Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması
suçundan; TCK’nın 174/1-2, 3713 sayılı Kanunun 5/2,
TCK’nın 52/2-4, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca
mahkumiyet,
5-6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan; 6136 sayılı
Kanunun 12/4, 13/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın
52/2-4, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
III-Sanıklar ... ve ...
hakkında: TCK’nın 315/1, 3713 sayılı Kanunun 5,
TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
IV-Sanıklar ..., ... ve ...
hakkında: TCK’nın 220/7, 314/3, 314/2, 3713 sayılı
Kanunun 5, TCK’nın 220/7, 62, 53, 58/9, 63.
maddeleri uyarınca mahkumiyet,
V-Sanıklar ..., Kaysi Işık ve ...
hakkında: CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 305/1 maddesi uyarınca sanıklar ... ve ... hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, kasten öldürme (Şehit ...’e ve Şehit ...’ye karşı eylemi nedeniyle ayrı ayrı 2 defa); Kasten öldürmeye teşebbüs (...’e, ...’e, ...’e, ...’e, ...’a, ...’a ...’a ve ...’a karşı eylemi nedeniyle ayrı ayrı 8 defa) suçlarından kurulan hükümlerin re’sen temyiz incelemesine tabi olmakla birlikte, 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesine göre sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafileri ile katılan ... vekilinin süresi içinde temyiz talebinde bulunulduğu anlaşıldığından,
1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca sanıklar ..., ..., ... ve ... yönünden duruşmalı olarak; diğer sanıklar yönünden şartları oluşmadığından duruşmasız olarak yapılan incelemede;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, silahlı terör örgütüne silah sağlama, silahlı terör örgütüne yardım etme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması, resmi belgede sahtecilik, 6136 sayılı Kanuna muhalefet, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama suçlarının nitelikleri itibariyle doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle anılan suçlar yönünden davaya katılma hakkı bulunmayan katılan Milli Savunma Bakanlığına izafeten Maliye Hazinesinin hükümleri temyiz yetkisi olmadığından bu suçlar bakımından katılan vekilinin temyiz taleplerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilerek, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., Hasan Delitaş müdafileri yönünden temyizin reddi nedenleri bulunmadığı anlaşılarak işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini oluşturan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-Sanık ... hakkında “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma”, “kasten nitelikli öldürme” ve “kasten nitelikli öldürmeye teşebbüs”, “Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması”, “Resmi belgede sahtecilik” ve “6136 sayılı Kanuna muhalefet” suçlarından; sanık ... hakkında “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” ve “Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması” suçlarından kurulan hükümler yönünden;
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, kasten nitelikli öldürme ve kasten nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından dolayı kurulan hükümlerde belirlenen temel cezadan sonra anılan 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca uygulama yapılırken, anılan madde uyarınca artırım yapılarak tekrar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde artırım yapılmasına yer olmadığına hükmolunması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların üyesi bulundukları silahlı terör örgütünün devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdikleri, sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenilmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, ayrıca sanık ... hakkında “kasten öldürme” ve “kasten öldürmeye teşebbüs”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması”, “resmi belgede sahtecilik” ve “6136 sayılı Kanuna muhalefet” suçları ile sanık ... hakkında “Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması” suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, sanıkların savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştiri nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükümlerin ONANMASINA,
II-Sanık ... hakkında “olası kastla yaralama”; sanıklar ..., ... hakkında “silah sağlama”; sanıklar ..., ... ve ... hakkında ise “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan tayin olunan temel cezanın TCK"nın 220. maddesi 7. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca indirildikten sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yine, sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan hükümlerde; tüm dosya kapsamına göre sanıkların silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemlerinin nitelikleri göz önüne alınarak, TCK’nın 220/7 maddesinin ikinci cümlesi uyarınca orantılılık ilkesi ile hak ve nesafet kuralları da gözetilerek alt sınıra yakın oranda bir indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, sanıkların fiillerinin niteliği ve ağırlığı ile orantılı olmayacak bir oranda fazla indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenerek, sanıkların suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlere yönelik olarak sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A-Sanık ... hakkında “olası kastla yaralama” suçundan hüküm kurulurken TCK’nın 86/3-e maddesi uyarınca yarı oranında artırım yapılması sırasında hesap hatası sonucu hapis cezasının “1 yıl 15 ay” yerine “2 yıl 3 ay” yazılıp, ardından da 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca yarı oranında artırım yapılarak “1 yıl 28 ay 15 gün” yerine “ 3 yıl 4 ay 15 gün” yazılması ve daha sonra da TCK. m.21/2 uyarınca 1/3 indirilerek sonuç cezanın “1 yıl 15 ay” yerine “2 yıl 3 ay” olarak yazılması suretiyle fazla ceza tayini,
B-Sanıklar ... ve ... hakkında “Silahlı terör örgütüne silah sağlama suçundan”; sanıklar ..., ... ve ... hakkında “Silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan kurulan hükümlerde, sanıkların silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmaksızın fiili gerçekleştirdiklerinin kabul edilmesine rağmen örgüt mensupları hakkında uygulama imkanı bulunan TCK"nın 58/9. madde hükümlerinin uygulanması,
C-Sanıklar ... ve ... hakkında “Silahlı terör örgütüne silah sağlama suçundan” kurulan hükümlerin birinci fıkrasında suçun adının “Silahlı terör örgütüne silah sağlama” yerine “Silahlı terör örgütüne yardım etme” olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,
Sanık ... hakkında “olası kastla yaralama” suçundan kurulan hükmün B-31-2 no.lu fıkrasındaki “2 yıl 3 ay” ibaresi çıkartılarak yerine “1 yıl 15 ay”, B-31-3 no.lu fıkrasındaki “3 yıl 4 ay 15 gün” ibaresi çıkartılarak yerine “1 yıl 28 ay 15 gün” ve B-31-4 no.lu fıkrasındaki “2 yıl 3 ay” ibaresi çıkartılarak yerine “1 yıl 15 ay” yazılması;
Sanıklar ... ve ... hakkında “silah sağlama” suçundan kurulan hükümlerin birinci fıkrasında “Silahlı terör örgütüne yardım etme” olarak yazan suç adının “silahlı terör örgütüne silah sağlama” olarak yazılması ve TCK"nın 58/9. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlarının çıkartılması;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan kurulan hükümlerin TCK"nın 58/9. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlarının çıkartılması, suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanık ... hakkında “nitelikte kasten öldürme” ve “nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından kurulan hükümler yönünden;
TCK’da suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
TCK"nın 37. maddesine göre;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır"
TCK’nın 37. maddesinin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır. Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için “Failler arasında birlikte suç işleme kararının bulunması” ve “Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulması” şeklindeki iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır. Fiilin başarı ile tamamlanması açısından yapılan iş bölümü doğrultusunda bizzat fiili icra etmeyen diğer kişinin katkısı önemli bir fonksiyon icra etmişse, bu kişi de müşterek faildir.
Suçun işlenişine katkıda bulunanların müşterek fail sayılabilmesi için mutlaka suçun işlendiği yerde olması gerekmez. Olay mahallinde bulunmamakla birlikte uzaktan suçun birlikte işlenişini etkileyen önemli bir katkıda bulunulması halinde müşterek faillik söz konusu olur. Uzak bir pozisyondan olay yerinde etkili bir konumda olan fail telefon ve telsiz gibi iletişim araçlarıyla koordine eden veya suçun işlenişi anında telefonla talimat veren kişi de bizzat müşterek faildir.
"Yardım etme" ise TCK"nın 39. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2)Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a-Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b-Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c-Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak"
"Bağlılık kuralı" da TCK’nın 40. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir"
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır. Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım; a)Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek, b)Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmıştır. Manevi yardım ise; a) Suç işlemeye teşvik etmek, b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek, c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek, d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira yardım etmeyi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunup bulunmadığıdır.
Anlaşılacağı üzere, faillik, birlikte suç işleme kararı yanında, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurmayı da gerektirir. Örgütlü suçlar açısından da nihai amaçta birleşme nedeniyle birlikte suç işleme kararının varlığı kabul edilse dahi fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulmadığından, gerçekleşen suçlar bakımından örgüt yöneticileri dışında kalan örgüt mensuplarının, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen her suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulamayacağında tereddüt yoktur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Örgüt talimatı üzerine olayı gerçekleştirmek üzere görevlendirilen örgüt üyeleri sanıklar ... ve bilahare güvenlik güçleri ile girdiği silahlı çatışmada öldürülen ...’u Şanlıurfa’dan alarak Bayındır’daki dayısı sanık ...’ün evine getirip burada saklanıp barınmalarını sağlayan, patlamada kullanılacak bombanın hazırlanması için gerekli malzemelerin teminine yardımcı olan, olay yeri olan Foça’da keşif yapmaları için olaydan bir kaç gün önce adı geçen sanıkları olay yerine götürmekten ibaret eyleminin, icra hareketlerine başlanmasından itibaren sanık ... ve ... ile birlikte hareket ederek ya da olay esnasında doğrudan sonuca müessir fonksiyon ortaya koyan bir hareketle katılarak fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmaması nedeniyle müşterek fail olarak sorumlu tutulma imkanı bulunmadığından; fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak ve suçun işlenmesinden önce yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak suretiyle diğer sanıkların eylemine yardım ettiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK’nın 39/2-b ve c maddeleri delaletiyle 39/1 kapsamında kaldığının gözetilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TEFHİM ŞERHİ:
15.02.2018 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı ...’nun huzurunda, duruşmada savunma yapmış bulunan sanıklar ... ve ... müdafii Av. ..., sanık ... müdafii Av. ... ve sanık ... müdafii Av. ...’ın yokluklarında, 21.02.2018 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.