
Esas No: 2015/11348
Karar No: 2017/1771
Karar Tarihi: 02.03.2017
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/11348 Esas 2017/1771 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar,... köyünde bulunan 472, 526, 689, 699 ve 928 nolu taşınmazların 30 yılı aşkın süredir zilyetlerinde bulunduğu halde kadastro çalışmaları sırasında malik haneleri boş olarak tapuya tescil edildiklerini belirterek taşınmazların adlarına tescilini istemişler, dava sırasında 689 parsel hakkındaki davalarını atiye bırakmışlardır. Hazine vekili, 472 nolu parselin ... olan bölümünün Türk Medeni Kanununun 713/6. maddesine göre Hazine adına tescilini istemiş, ... Yönetimi ise 11.09.2006 günlü dilekçeyle taşınmazların ... sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 526, 699 ve 928 nolu parsellerin 1/3 hisse ile davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, 689 parsel hakkında atiye terk nedeniyle davanın reddine, 472 parselin bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen 1016,65 m²"lik yerin 1/3 hisse ile davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, (A) harfi ile gösterilen 103,35 m²"lik yerin ... niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ... Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 28/10/2010 tarih 2010/9971 E. – 13294 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...mahkemece, kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinden itibaren 20 yıllık süre geçtiği, davacıların 50 yılı aşkın süredir zilyet oldukları, 472 nolu parselin (A) harfli bölümünün ... sayılan yerlerden olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de mahkemenin hükmü yerinde değildir. Şöyle ki; mahkemece, dava konusu taşınmazlara uygulanan vergi kayıtları ile çekişmeli taşınmazlara komşu olan parsel tutanakları, varsa dayanak tapu veya vergi kayıtları, hükmen tapu kaydı oluşanların dava dosyaları getirtilerek uygulanmamış, taşınmazlar yönünü ne okuduğu denetlenmemiş, keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar 472, 689 ve 699 nolu taşınmazların son yıllarda kullanılmadığını, ziraatçı bilirkişide bu taşınmazların 10 yıldır toprak işlemesi yapılmadığını açıkladıkları halde terkin iradi olup olmadığı tartışılmamış, uzman ziraat bilirkişinin çekişmeli 472, 689 ve 699 nolu taşınmazlar üzerindeki çayır otlarının hayvan yemi olarak kullanıldığına ilişkin açıklaması bulunduğundan ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmamış, davacılar zilyetlik iddiasıyla tespite itiraz ettiği halde tüm taşınmazlar yönünden zilyetlik tanıkları ve tutanak bilirkişileri taşınmazlar başında dinlenerek zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı ve 3402 sayılı Kanunun 14. Maddesi uyarınca, davacılar ile murisleri yönünden tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile
mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 günlü ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmemiş, tüm taşınmazlar yönünden ... Yönetiminin ... sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılımı olduğu halde sadece 472 ve 699 nolu taşınmazlara ilişkin ... araştırması yapılmış, eski ve yeni hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazların niteliği ile konumu ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı saptanmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince ... sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; dava konusu taşınmazların ... sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmazlara bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile Medeni Kanunun 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek ... mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazların 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan ... (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların ... sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen ...
kadastro sınırları dışında kalması ya da ... ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
1) ... sayılan veya ... rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan ... Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. madde A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),
2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince ... yetiştirilmek üzere ... Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz. HGK 03.06.1998 gün 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün 2001/20-118-1156 S.K.),
3) İl, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Kanunun 17/2. md. HGK 25.04.2001 gün 2001/20-390-396 S.K.),
4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (HGK’nın 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),
6) O yerde ... kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve ... Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında ... içi açıklık konumunda bulunması (HGK"nın 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile ... içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
7) Dava konusu taşınmazların veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde ... nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından ... sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (HGK"nın, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),
9) 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan ... Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin ikinci fırkasında yazılı,
a) 4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş ...,
b) 3116 sayılı Kanunun geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış ...,
c) 6831 sayılı Kanunun 3. maddesine göre ... rejimine alınmış yer,
d) Aynı Kanunun 13. maddesinin (B) bendine göre ... olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,
e) Aynı Kanunun 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle ... yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,
f) Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,
g) Herhangi bir nedenle ... sınırı dışında kalmış ...,
h) Maliye Bakanlığınca ... olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha,
ı) ... ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya ... sayılmamış olmasının bu yerlerin ... olma vasfını ortadan kaldırmayacağı
düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazinenin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazların ... niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir (HGK’nın 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararı).
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca;
a) Taşınmazların eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazları çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,
c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmaların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; davacılar 689 sayılı parsele ilişkin davalarını atiye terk ettikleri halde atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece atiye terk nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması, Hazine ve ... Yönetimi tarafından tescil istemli karşı dava ve davaya katılım bulunduğundan Hazine ve ... Yönetiminin davaları hakkında hüküm kurulmaması, yine davacıların davası kısmen kabul edildiğinden leyhlerine vekalet ücreti takdir edilmemesi ve dava konusu yerler ... olmaları nedeniyle tapulama dışı bırakıldıklarından tapu kaydının beyanlar hanesine 3303 sayılı Kanunun 3. maddesi gereği şerh verilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararının uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile, dava konusu 472 nolu parselin 05/03/2014 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfiyle işaretli 1.043,48 m2"lik kısmının, 699 nolu parselin aynı krokide (B) harfiye işaretli 2.639,75 m2"lik kısmının, 526 nolu parselin aynı krokide (A) harfiyle işaretli 2.693,94 m2"lik kısmının, 928 nolu parselin ise tamamının davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline; arzin altındaki madenlerin devlete ait olduğu hususun tapu kayıtlarının beyanlar hanesine işlenmesine; 472, 699 ve 526 nolu parsellerin geriye kalan kısımlarının ... vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 689 nolu parsel hakkındaki dava hakkında ise atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, tapulama sırasında malik haneleri boş bırakılan taşınmazların tescili istemine ilişkindir.
Bölgede, 07.07.1994 tarihinde kesinleşen ... kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmazların vergi kayıtları uygulanarak tarla niteliğiyle tespitleri yapılmışken ikinci incelemede ... hudutları içerisinde kalmaları nedeniyle malik tabloları iptal edilerek 12.03.1985’de tapulama dışı bırakılmalarına karar verilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden, 5018 sayılı Kanun gereğincede Karayolları Genel Müdürlüğünden harç alınmasına yer olmadığına 02/03/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.